19 Eki 2017

Anadolu Efes Sailing - Rixos Sailing Cup 2017 - 1 - Transfer

Ağustos ayından beri Göcek, Göcek diye diye sonunda bir şeyi 40 söyledi ve oldu.. Tabii bahsettiğimiz şahsiyet HappyHour deyince bu konuda ilk akla gelen Serap Berber.. Fotoğraf çekimi için bir ip gibi dizdiremedi ama Göcek'te bu yarışın mimarı oldu, oldu ama açıkçası çok da kolay olmadı.

İstanbul'daki TAYK trofemizin son yarışı 7 Ekim'di.. trofede 1. idik.. son İstanbul Kupası oldukça çetin geçmiş protestolar havada uçuşmuştu.. sonuç olarak kazandığımız protesto hafta içi hakemlere inen vahiyle geri çekilmişti ve kaptanımız Erman Ayvaz bu durumu temyize taşımıştı.. bu çirkin olaylar da teknemiz Dönence'yi Göcek'e taşımanın yolunu açmıştı fakat transfer en az 4-5 gün süreceğinden böyle bir vaktimiz olmadı. Sonuçta Özgür İnam İzmir Yelken Akademisinin Sığacık'ta karada olan teknesi Mat1010'u kiraladı.


Transfer ekibi olarak bir deniz adamı Harun Çetin ve bendeniz 7 Ekim C.tesi sabahı erkenden İzmir'de bulduk kendimizi.. takımın Bodrum BAYK trofesinde vereceğimiz mücadelesindeki genç transferimiz Ayberk Sözen bizi aldığı gibi Sığacık'a yola çıkardı, orada M.Ali Kılıç abimiz de bize eşlik etti.. Biz hemen yola koyuluruz umudu ile kahvaltıdan marinaya geçerken bir de ne görelim.. bizim Mat1010 toz toprak içerisinde motorsuz bir şekilde kızakta.. bildiğin tam yelkenli.. sadece yelkenli..


Açıkçası motorun sıfırdan takılacağını öğrendiğimiz andan itibaren acaba tekne Göcek'e yetişir mi kaygısı oluşmaya başlamıştı.. nasıl oluşmasın ki? kendi adımıza değil ilk defa bir sponsor almıştık ve kurumsal kimlikle yarışacaktık bir de önümüzde yaklaşık 240 millik bir yolumuz vardı.. tam gaz gitsek imkanı yok.. yeni motor.. en fazla 2000 devir yapabilecektik, ara sıra 2500 yaparsın diyordu usta.. 2 kişi genoa'dan fazlasını basmaya kalksak tam bir risk. bir de C.tesi akşamına servisin yapacağı test yetişmezse durumuna karşılık "biz pazar çalışmayız abicim" lafını duyunca iyice kaygılanmıştık.. haklı da çıktık motorun testi yapılamadı.. ve biz o gece çekek havuzunda Özgür'ün eve gitmek yerine geceyi teknede geçirmeye karar verdik. Moralimizi 1-2 bira ile marinanın bir cafesinde yüksek tutmaya, yine de o anın tadını çıkarmaya çalıştık.

Pazar sabahı saat 6 gibi çıkarız diye Harun'la bir karar almıştık.. fakat gece boyu ne Harun uyuyabilmiş ne de ben kötü senaryolu rüyalardan kurtulabilmiştim.. bir ara sağnak bir dolu şeklinde yağmurla uyandım.. galiba o günün tek iyiye alameti buydu.. tekne biraz da olsun temizlenmişti!!.. Saat 5:50 alarmı çalar ve biz ayaklanırız.. saat 6:15 gibi marinadan çıkmış yol almaya başlamıştık.. bu süreç 10 dakikayı geçmeyecekti.. o da ne!!? Harun üzerine bir mont almak için içeri girmesiyle benim güverteden şöyle bir seslenişim oldu : "Harun!! gitmiyoruz lan"

O an Harun ve benim ilk aklıma gelen; ya pervane bozuldu, ya motor düştü.. telefona sarılmaya karar vermişken bir de anladık ki marina çıkışında gördüğümüz 3 tane balıkçı ağ çakarının tam ortasından geçmeye çalıştığımız anda ağı salmasına, pervanesine ve dümenine dolamışız.. Motor bozulmamıştı ama başımıza gelebilecek en kötü 3. şey gelmişti.. birincisi elbette teknenin batışı olurdu :)

Telsize sarılıp marinadan palamarı çağırırsın.. çağırırsın ama günlerden Pazar.. adamın yapacağı pek bir şey yok.. "abi 10 dakikadan fazla duramam" dönmeliyim de dönmeliyim.. kardeşim yapma etme kayalıklara sürükleneceğiz derken; sabahın yedisinde cevval, deniz adamı Harun dayanamaz ve kendini ılık Sığacık sularına atar teknenin altına dalar.. (Ekim'in ilk haftasında) Yaklaşık 15-20 dakikada balıkçı ağını keserek önce salmadan ve dümen palasından kurtarıp, son olarak da pervaneden temizler.. ama emin olamadığımız için marinaya dönmeye karar veririz.. işte o anda balıkçı ağının sahibi "Reis" takasıyla ve adamlarıyla gelir.. "Bu teknenin kaptanı kim?" "zararım bu kadar" diyerek başlayacak "hoş"diyaloğumuzu fazla uzatmadan "marinanın çıkışını tamamen kapatacak şekilde ağ mı atılır?" sorumuzla savuşturup havuzluğa geri döndük.. Teknenin sahibi ve motoru takan ustayla ikili görüşmeler sonunda nihayet yolumuza koyulduk... 1.5 saatlik gecikme ile artık pruva neta!!.. yaklaşık 100 DM olan 1. gün etabımıza başlayabilmiştik..


bir itirafta bulunursak Sığacık'a vardığımız Cumartesi günü lodos fırtınası sebebiyle teknemiz sorunsuz da olsa zaten çıkmamız biraz zor görünüyordu :) e bir de 2 kişiyiz.. Harun'um ve ben..  bu yüzden normalde yarış rotası olan Furni geçidi yerine yine de Dilek Geçidini kullanalım dedik.. burası Türkiye ile Yunanistan'ın en yakın olduğu yerlerden birisi : 0.63 deniz mili.. Aslında bu transferlerde 2 kişiden fazla olmak lazım.. neden mi? e yolda içmeyelim mi... yoksa siz hala alkol takımımızın yelken problemi olduğunu bilmiyor musunuz?

Ne yazık ki toplamda 228 deniz mili yolu boyunca 1 damla bile alkol almadık, ama mutluluğumuza diyecek yoktu nasıl olmasın ki denizdesin.. motorla da gidiyor olsak cenovamız açık bir havaya sokuyordu bizi.. yol boyunca içmedik dedi ama ilk akşam Bodrum'a vardığımız an küçük bir telafi de yapmadık değil elbette.. Özgür'ün tavsiyesine uyarak Turgutreis D-Marin'de kısa bir konaklama yapalım dedik.. Aslında tam yol devam etmenin hesaplarını yapıyorduk.. fakat ertesi sabah yola çıktığımız vakit Özgür'ü dinlemenin ne kadar doğru bir karar olduğunu gördük..

Artık takvim 9 Ekim Pazartesi'ni gösteriyordu.. e Pazartesi sendromunu Instagram Stroy'e meze etmemek olmazdı.. zaten sene boyunca bütün yarış, aktivite ve transferlere katılan biri olarak sonumu ben de merak ediyorum.

Bodrum'dan çıktığımızda kafamızı kurcalayan bir şey vardı.. teknemizle uluslararası sularda Yunan tarafını kullanıp kullanamayacağımızdı.. elimizde ipad sürekli açık karasularının hangi tarafındayız diye anbean gözümüzü ayıramıyorduk.. Bodrum-Kos-Datça üçgeninde tamam da, Datça-Simi arasında 13 mile bedeldi, bu da neredeyse 2 saat farka tekabül ediyordu.. yine Özgür ve Kaan'a danışaraktan rotayı Simi'nin güneyine verdik.. artık önümüzde son düzlük kalmıştı.. Rodos önlerinden son durak Göcek!!.. Bu arada Rodos önlerinde derinliğin yer yer Navionics'te 3000-4000 metreleri gösterdiğini özellikle belirtmek isterim..



ve 9 Ekim - Saat 21:40 suları... Harun & Mertol tekneyi Rixos'a yanaştırır.. karşılama komitesi o saatte yoktu ama bizim eski ORION'u satın alan Mersin Yelken Akademesi adına Oytun vardı.. Sevgili Oytun bu yarışta teknesini Nissan'a kiralamış ve rakibimiz olmuştu.. hemen zuladaki Efes Pastörsüzlerimizi sıcakta olsa büyük bir keyifle yudumlamaya başlamıştık.. Göcek'e 5 yıl aradan sonra ikinci kez geliyordum.. Burası ne Bodrum ne Çeşme başka bir diyardı.. burada sizi ilk önce çam ağaçlarının o güzel kokusu karşılıyor daha sonra da doğası mest ediyordu..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder