13 Ara 2012

HOŞGÖRÜ & ÖN YARGI

HOŞGÖRÜ ve ÖN YARGI son zamanlarda çok moda olmuş kelimeler... Ama her zaman ki gibi insanoğlu kelimelerin anlamlarını bilmeden kullanmaya meyillidir...

HOŞGÖRÜ insanoğluna ve kendimize zararlı unsur ve davranışları anlayış ile karşılamak mesuliyeti değildir!

ÖN YARGI bu gibi hoş görülmesi gerekmeyen, hatta yargılanmayı hak eden unsur ve davranışları hayatımızdan çıkartmak değildir!

HOŞGÖRÜ bize zararı dokunmayan ama bizim anlayışımızın ve hayat vizyonumuzun dışında bulunan unsur ve davranışların var olmalarına tepki vermemektir! ÖN YARGI ise hayat vizyonumuzun dışında ki şeyleri bizlere zararı olmadığı halde tepkili olmaktır.

Kısaca hoş görülmesi gerekmeyen şeyleri hoş görmeye kalkmayın! Bunu ön yargı olarak değerlendirecek olanlar elbette çıkacaktır. Ama bu da onların kelime anlam ve ifadelerini bilmemelerinden kaynaklanır.

Hitler'e 1936 itibari ile karşı gelmiş olanlara "ön yargılı" diyenler çoktu. Erich Fromm bu sebepten Amerikaya kaçmak zorunda kalmıştı... Peki bu ön yargı mıydı?

En büyük düşmanımız cehalettir diyen seçilmiş ruh ve ulu önder Atatürk'ün izinden, insanların tekrar lügat ve sözlük kullanmayı öğrendiği aydın günler dileyerek....

Benil Sibel Özyürük

4 Ara 2012

"abi seviyorsan git konuş bence"


28 Eki 2012

Bayram

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram oldugunu karanlık öğretir;

sevmeninkini yalnızlık...

Sızlamayan her organ, hele de burun diregi bayramdır.


Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni

kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayip "çok sükür bugünü de gördük" diyebilmek...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.


Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmus bir

ilişkiyi bitirmek de öyle...

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini

bölmek, korktuğunda güvendigine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede

üstüne serilen battaniye, saçlarini müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.

"Ona güvenmistim, yanılmamışım" sözü bayramdır.

Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış

ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda

karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta

ölebilmek bayram..

Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.

Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.

Her gününüz bayram olsun..!


Can Yücel

10 Eki 2012

Cin

Geçen gün Twitter'da "Cin-Tonik biraz daha özen ister" gibisinden bir tvit atmıştım.


 http://drizzleanddip.com/2012/10/03/how-to-make-the-best-gin-and-tonic

Uyarı Aliberk'den geldi..

Hendric's Gin + Satsuma + Buz

"toniğe gerek yok.. tonik cinin tadını bozar.."
7 yıldır sek içen birinin tavsiyesi olarak da cinin başına Hendric's yazdık..






2 Eki 2012

Atatürk, öğretmenini nasıl görevden aldı?

 Can Dündar'ın 25 Kasım 2007 tarihli Milliyet Gazetesi köşe yazısından;

Her sabah okul öğrencilerini güne başlatan "Türküm doğruyum çalışkanım" andı var ya... Geçenlerde sevgili hocam Prof. Dr. Baskın Oran'ın eşi Feyhan, "Biliyor musun o andı kim yazdı?" diye sordu.
"Kim?" dedim merakla...
"Dedem."
"Deden kim?"
"Reşit Galip..."
İnanılır gibi değil. Ne o andın 1933'ün 23 Nisan günü Reşit Galip'in kaleminden çıktığını biliyordum ne de Feyhan'ın Atatürk döneminin Maarif Vekili Reşit Galip'in torunu olduğunu...
Çankaya sırtlarında oturan Ankaralılar, şehre Reşit Galip Caddesi'nden geçerek inerler. Pek azı bu ismin kim olduğunu bilir.
Bu bilinmezlikte belki Dr. Reşit Galip'in 41 yaşında göçüp gitmesi rol oynamıştır, belki de İnönü'yle yıldızının hiç barışmaması...
Onu daha yakından tanımak isteyenlere, yeni yayımlanan çok kapsamlı bir çalışmayı, Yener Oruç'un "Atatürk'ün Fikir Fedaisi: Dr. Reşit Galip" kitabını (Güner Y., 2007) tavsiye edip lafa girelim.

1 Eki 2012

Devlet

Aşağıdaki paragraf, Milattan Önce 427'de doğup 347'de ölen Platon'un (Diğer adıyla Eflatun ) bu tarihte kaleme aldığı DEVLET adlı eserinden alıntıdır.Tekrar ediyorum MÖ 300 lerde yazılmış. -Bugün değil taaaa 2312 yıl önce -

Demokrasilerde işsiz güçsüz takımı devletin başına geçer ama bunların en tehlikelileri ağzı iyi laf yapan, gündelik sorunlara çözüm getirenlerdir. Bu kişiler düzen içinde yaşayıp zengin olanlardan vergi toplar, bu paraları genellikle kendileri için harcar, bir kısmını da yine işsiz güçsüz halk kitlelerine sus payı olarak dağıtırlar. Bu arada zenginler için haksız suçlamalarda bulunurlar ve halkı
zenginlere düşman ederler. Halkı oligarşi tekrar gelecek diye korkuturlar ve halk kendine bir koruyucu seçer. Tiranlığın Doğuşu Halkın başına geçen koruyucu çokluğun kendine kul köle olduğunu görünce yurttaşların kanına girmeden edemez, lekeleme yolunu tutar, onu bunu suçlayıp mahkemelerde süründürür, kimini sürer kimini öldürür. Böyle bir adam zorba devletini kurmuş ve zorba olmuştur. Zorba hükümranlığını sürdürmek için sürekli şiddete başvurmak zorundadır. Kimlerde yürek, üstünlük, akıl, kudret görürse bu kişileri bir şekilde tasfiye eder. Halk yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştur. Zenginler özgürlüklerini alacak zannederken eli sopalı biri tarafından köle gibi yönetilmeye başlamıştır. Aşırı ve düzensiz özgürlük ona köleliğin en ağırını, en belalısını getirecektir.

13 Eyl 2012

Promil - Efes Türkiye

Efes Türkiye Ocak 2012'de kandaki alkol oranı ile ilgili bir çalışma yayınlamış, bize de paylaşmak düşer.


• Promil “Binde Bir” anlamına gelmektedir.
• Bir promil “ ‰ 1 ” ifadesi ile gösterilir.
• Promil olarak belirtilen bu değer, bir litre yani 1000 mililitre kan içindeki alkolün gram cinsinden miktarını gösterir.
• Örneğin 0.50 promil kan alkol konsantrasyonu 1000 mililitre kanda 0.5 gram alkol bulunduğunu ifade etmektedir.
• İnsan vücudunda ortalama 5‐6 litre kan bulunduğu dikkate alındığında sürücünün kanında toplam 2,5‐3,0 gram alkol olduğu anlaşılmaktadır.

10 Eyl 2012

AMEX Göcek Cup 2012

Hafta sonu yılın son kaçamağı "Göcek Cup" dedik, yeni malzemeyle döndük "MIRW '12 (27 Ekim-2 Kasım)"
 Göcek Cup IRC1 ikincisi ORION SAILING TEAM

26 Tem 2012

ORION'dan...

“Aşağı Yarışları” 2012 / 13-22 Temmuz

Bu yıl ORION ekibi olarak ikincisine katıldığımız ve Aşağı Yarışları olarak adlandırdığımız; Deniz Kuvvetleri Kupası, DEYH (Astaş-Doğu Ege Yelken Haftası) , Palmarina Kupası ve son olarak AMEX Turgutreis Cup’tan oluşan  toplamda 8 yarışa katıldık.

13 Temmuz günü saat 16:00′da Çengelköy önlerinden başlayan ve bitiş noktası Çeşme olan 270 millik rotada toplam 28 IRC 1 teknesi mücadele verdi. Bu ilk büyük yarış öncesi başta Vedat Çalık, Tolga Köse ve Serhan Burcu gibi önemli eksiklerimiz vardı, ne var ki son anda 11 kişilik bir kadro ile skipper’ımız Vedat Çalık idaresinde bizler de saat 16:00′da büyük yarış “start’ında” yerimizi aldık.  Bu yıl yarış boyunca rüzgar, ekipleri bir an bile yalnız bırakmadı. Geçen yıl 42,5 saatte tamamladığımız bu yarışı bu defa 33 saat 10 dakikada bitirdik, fakat yarışı 19. sırada tamamlayabildik. Geçen sene aldığımız 12.lik ilk yarışta hayal kırıklığı yaşamamıza sebep oldu.

18 Haz 2012

Futbolun Adaleti Var (mı) ?! // Euro 2012 / Bölüm 1

Keyifli bir Euro 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası daha seyrediyoruz. Maçlar güzel, futbol kaliteli, maçlardan çekilen foto kareleri ve malzeme yine bol. ( Şampiyonaya Türkiye Milli Takımının dahil olmaması farklı bir konu başlığı, ancak yine de yazının finalinde bu konuya da kısaca değiniyor olacağım).

Gelelim asıl konu başlığımıza, ilk tur maçları tamamlanmak üzere ve A-B grubu maçları bu geceki son maçlar ile tamamlanarak ilk çeyrek finalisler belli oldu.

A Grubu : Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ( Rusya, Polonya Elendi )
B Grubu : Almanya, Portekiz ( Hollanda, Danimarka Elendi )

24 Nis 2012

Hıyar deyip geçme!

Bir süre önce bu bilgiler "The New York Times" gazetesinde yayımlandı.
 
1. Hıyar, günlük ihtiyacınız olan birçok vitamini içerir. Tek bir hıyarda Vitamin B1, Vitamin B2, Vitamin B3, Vitamin B5, Vitamin B6, Folik Asit, Vitamin C, Kalsiyum, Demir, Mağnezyum, Fosfor, Potasyum ve Çinko ihtiva eder.
 
2. Öğleden sonra yurgunluk mu hissettiniz? Kahveyi, çayı, soğuk içecekleri bir taraf bırakın ve bir hıyar yiyin. Hıyar iyi bir B vitaminler ve Karbohidratlar kaynağıdır ve yediğinizde saatler sürecek yorgunluğunuzu kısa bir sürede ortadan kaldırır.
 
3. Banyo veya duştan sonra aynanızın buğulanmasından şikayetçi misiniz? Bir hıyar dilimini alıp aynayı ovun. Hem buğulanma yok olacak hem de pırıldayan bir aynaya ve nefis bir kokuya sahip olacaksınız.

12 Nis 2012

Magna Carta Libertatum


Mahfi Eğilmez'in bu yazısını saklama adına blog'da paylaşmak istedim.

İngiltere kralı Yurtsuz John (1166 – 1216) Fransızlara kaybedilen toprakları geri alabilmek için ordusunu ve onun için de mali sistemi güçlendirmesi gerektiğini düşünerek vergileri büyük çapta artırdı. Bu yeni düzenlemeyle güçlendirdiği ordusuyla Fransa kralı II. Philip’le yeniden savaşa girdi. 1214 yılında Bouvines savaşını kaybederek yenilmiş ordusuyla İngiltere’ye döndü. Dönüşünde baronların ve diğer soyluların başkaldırısıyla karşılaştı. Başkaldırının nedeni kralın getirdiği ağır vergiler ve diğer yükümlülüklerdi.

8 Nis 2012

Tarih sadece savaşlarla dolu değildir


"Tarih sıkıcı değil ilginç olaylarla doludur. Siz bakmayın bizim tarih kitaplarına. O kitaplarda bizlere sadece savaşlar ve sonunda imzalanan anlaşmaların maddeleri ezberletildi. Bu öğretilen de zaten tarih değildi.
Gerçek tarih bizleri düşünceye, kıyaslamaya  ve olaylar arsında ilişki kurmaya iter.Sonuçta bundan bir ders çıkar.

Bakın aşağıda tarihin derinlikleri içinden çıkan ne ilginç konular var.

Aristo'dan Üç tespit-üç tavsiye

Pers İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan
büyük bir coğrafya parçasının hakimiyetini ele geçirip imparatorluk
kurmuş, eski Yunan uygarlığının doğuya yayılmasında etkili olmuş ve
efsanevi bir kahramana dönüşmüş olan Büyük İskender, felsefenin
duayeni sayılan ve batı düşüncesinin en önemli filozofundan biri olan
Aristo'ya bir mektup yazar ve kendisine görüş bildirmesini ister:


 

27 Mar 2012

Tuz ve Şeker


Geçenlerde bir süpermarkette alisveris yaparken cok yasli bir kadin eline bir tuz paketi almis gorevliye soruyor: ''Yavrum bunun uzerinde kaya tuzu mu, gol tuzu mu..... v.s.. yazmiyor. Ben kaya tuzundan imal edilenini almak istiyorum.''. Önce kadincagizin yaptigini bir yaslilik davranisi zannettim. Inceledim, sordum sorusturdum, meğer kadıncağız haklıymış. Simdi ben de uzerinde kaya tuzu yazanlari satin almaya calisiyorum. 

Hatirlarsiniz buna benzer bir ileti de seker icin dolasmisti. Megerse ulkemizde seker, pancardan imal edildigi gibi genleriyle oynanmis misirdan da imal ediliyormus (bunun arkasinda da maalesef bizim prenslerimiz varmis). Simdi ben, paketin uzerinde ''yuzde yu z pancar sekerinden imal edilmistir'' yazisini gormezsem satin almiyorum.
Artık tuz yemeyin yedirmeyin ! Nedenine gelince aşağıdaki yazıyı okuyun. Neden yememeniz gerektiğini anlayacaksınız.

14 Oca 2012

Adı Eleftherios Kucukandonyadis

Dedem'i Lefter etmiş aşık çubukluya,
haliyle buradan gelir sevdamız Lacivert-Sarı'ya...

kaybettik O'nu dün gece;
bir dizi yazı okuyacaksın şimdi gazetelerde, bloglarda.. ilk şeref madalyası alan futbolcu olması.. milli takımda ve Fenerbahçe'de kırdığı rekorlar.. Güney Kore'ye attığı o gol..biz Fenerbahçe'liler ve futbol aşıkları zaten biliyoruz..


Terk-i diyar eden efsaneye üzülmenin yanında, bugün öylesine mütavazı ve pek çok erdem sahibi olan bir sporcuya, bir insana sahip olmanın gururunu hem camia hem de millet olarak yaşıyoruz.

Belki Lefter vefat etti; ama Metin Oktay'ı, Baba Hakkı Yeten'i hatırlatı bugün yine bize.. Sosyal medyada ardı ardına güzel paylaşımlar oldu, en güzeli de " Cennet artık çift forvet " olanıydı.




"Lefter, topu taca atsa, gider alır getirir, rakibin elini sıkar ve topu verirdi. Onun olduğu yerde hiç kimse birbiriyle kavga edemezdi." Mahfi Eğilmez

böyle bir şeydi işte onların döneminde "futbolcu"
amatördü zihinlerdeki rekabet.. parayla ölçülmüyordu.. dostluk, fedakarlık üstüne kuruluymuş..
"Fair-Play" - dürüst oyun, dillere pelesenk edilmemişki, ödülü olsun..

Şimdilerde "ezeli rekabet edebi dostluğu" takmışız ağzımıza... hani nerede derler sana?
Ne entresandır ki bugün Lefter'in beyefendiliğinden, onun olduğu yerde kavga olmadığından bahsediyoruz durmadan.. neden mi? Çünkü biz, gerçek taraftarların buna ihtiyacı var.. kimse kavga, küfür, kin ve nefretin olduğu bir ortamı arzulamaz. Fakat bunla beslenen başta medya ve bir takım kurumlar-kişiler bu ortamı hazırlamışlar, onların ekmeği olmuş bizi ise futboldan soğutmuş.

Bir adam düşünün ki futbolu 50 sene önce bırakmış.. ne babam izlemiş ne ben.. ne de bugün ilkokula giden çocuklar.. giderek bozulan bu ortamda o kadar özlüyoruz ki o anlatılan zamanları.. gönlümüz istiyor çocukları stada götürüp bir spor müsabakasının keyfini, kültürünü verelim.. yok olmuyor.. imkanı yok, o yüzden gidiyoruz.. onu ziyaret ediyoruz.. anlatıyoruz bize de anlatıldığı gibi.. örnek alıyoruz.. örnek gösteriyoruz.. halbu ki onlar için o günlerde ne kadar da doğaldır belki... yine de beceremiyoruz maç zamanı adam olmayı..  hangi alanda becerebiliyoruz ki? en basiti ezeli rekabetin bile kıymetini bilmeden küfür, hakaret, kavga bini bir.. özlem var ama sonuç yok.. o tribünde gördükleriniz çoğu taraftar değil sahtekar çünkü..

*    *    * 

Bu bahar yine ziyaret edecektik O'nu, olmadı..
gene de kendimi şanslı sayacak, avutacak ve ileride bütün bu güzelliklerin üzerine 2008'in Mayıs'ında gerçekleştirmiş olduğumuz ziyarette onunla biramızı yudumladığım o öğlen yemeğini anlatıcam çocuklarıma, yakınlarıma ve yeni nesile..

Sevgili kardeşim ve Ordinaryüsümüzün torunu Özcan Katmer'i tanımaktı elbette şansım, başı sağ olsun.

*     *     *

Verdik Lefter'e kaydetti deftere.
Bitti kalem, doldu defter,
unutulmayacaksın Lefter!

Şimdi cennet en büyük transferlerinden birini yaptı yine,
ödemesini de yine biz yapıyoruz gözyaşları ile..


(kaynak: twitter)


*     *     *
 

"- Fenerbahçe'nin teklifini nasıl kabul ettiniz?
- Nasıl etmeyeyim? Ben Fenerbahçe'den başka takım bilmezdim ki!"

 Lefter Küçükandonyadis

-Lefter için yazılmış güzel bir yazı da Mahfi Eğilmez'den ( Kendime Yazılar : Lefter )


-Facebook grubumuz ve Lefter Küçükandonyadis Fotoğraflarımız.





Sadece şimdiki genç nesil değil gelecek nesiller dahi seni anacak ve unutmayacak!
2010 Aralık - Lefter Dede ve Batuhan (11)

2008 Mayıs 4 - Büyükada Lefter'in evinde


Çubuklu bize emanet... 

Mertol

7 Oca 2012

Kendi Kanını Yalamak


Bir dostum yürek sızlatan bir kutup ayısı öyküsü göndermiş. Üretmeden hazır yiyen sömürgeci güçlerin ve onların yardakçısı zalim avcıların ne tuzaklar kurduğunu çok güzel anlatıyor. Belki de ülkemizde de benzer tuzaklar kuruluyordur.

Kutup ayılarını derileri için avlarlar ama onları avlamak o denli kolay değildir. Çok zeki hayvanlardır. Derilerinin altındaki 10 cm’lik yağ tabakası onların buzlu sularda donmasını engeller, hem de onları zırh gibi korur. Onun için küçük ateşli silahlarla onları öldürmek zordur. Büyük ve etkili silahlar da deriyi parçaladığı için deri işe yaramıyor. Derinin işe yaraması için anlındaki özel bir noktaya yakından ateş ederek öldürmek gerekiyormuş.

5 Oca 2012

Atatürk döneminde torpil nasıl yapılırdı?

Yıl 1934, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Ulus'tadır. Bakan ise Niğdeli Abidin ÖZMEN'dir.

Bakan, makamında çalışmaktadır.

Kapı çalınır.

Bakanın gür sesi: "Giriniz!"

Atatürk'ün yaverlerinden biri, yanında iki çocukla makama girerler.

Konuklara yer gösterir ve zarfı açar.

Atatürk'ten gelen bir mektuptur bu: “Bay Abidin ÖZMEN, Milli Eğitim Bakanı..."