24 Kas 2016

Osmanlı'dan devralınan borçlar abartılıyor mu?

"1923'te Batılı ülkelerin ortalama kişi başına geliri 6000 dolar, Türkiye'nin aynı standartlara göre düzenlenmiş kişi başı geliri ise 700 dolardı.

İlk yurtdışı borçlanma Abdülmecid tarafından 1854 yılında Kırım Savaşı'nı finanse etmek için yapılmıştır. Ardından peşpeşe borçlanan Osmanlı İmparatorluğu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelince, borç veren ülkeler bu borçları tahsil etmek için Duyunu Umumiye idaresini kurmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra bu borçlar, imparatorluğu oluşturan ülkelere ilgisine göre paylaştırılmıştır.

Lozan Antlaşması'na göre 1912 öncesi borçların %62'si, 1912 sonrası borçların %77'si Türkiye'ye kalmıştır.

Osmanlı'dan devralınan borçların ödenmesi 1954 yılında bitirildi. İlk dış borçlanma 1854 yılında yapıldığına göre bu borçların tasfiyesi 100 yıl sürmüş oluyor. Osmanlı'dan devralınan borçlar 145 milyon Osmanlı altın lirası tutarındaydı. Bu da o dönemin milli gelirinin yaklaşık %65'i ediyor. Bugünkü koşullarla düne bakıp devralınan borç miktarının söylendiği kadar yüksek olmadığı tezini ileri sürenler, bu borcu aynı mantıkla bugünkü değerlerle hayal etmeye çalışırlarsa kabaca 500 milyar doların üzerinde bir borç yüküne denk geldiğini göreceklerdir. (Bugünkü GSYH'mız 800 milyar dolar dolayında olduğuna göre bunun %65'i 520 milyar dolar eder.)

Osmanlı'dan devralınan borçların bir bölümü 1942 yılında yürürlüğe sokulan varlık vergisiyle ödenmiştir. Bonoya bağlı borçlar yakın zamana kadar ödenmeye devam etmiştir. Ellerinde Osmanlı borç senedi bulunan banka ya da kurumlar bunları Türkiye'den tahsil etmeye devam etmişlerdir."

Mahfi Eğilmez | KOLAY EKONOMİ