9 Oca 2018

Matrix


Göcek'teki iki yarışta ne kadar sevmişsek, ne kadar istemişsek Mat1010'u... 39 kere söyledik galiba!!.. 40'ı da Erman'la Özgür söyledi!!

Yeni teknemiz Matrix'i Atina'dan binbir badireler atlatarak Bodrum'a getirdik. Artık HappyHour Sailing Team IRC III sınıfında Mat10 tipi emektar DÖNENCE teknesinden Mat1010 ile IRC II kategorisine terfi etmiş oldu.. İlk hedef BAYK.. kış boyunca 3 haftada bir 7 hafta sonu boyunca BAYK'ta mücadele vereceğiz.. Daha sonrada Boğaz Yarışları ve Aşağı Yarışı ile diğer Mat1010 rakiplerimizle boy ölçüşeceğiz.. Hedef her zaman birincilik!!






24 Kas 2017

Viski


Sevgili Ozan ve Arzu ile Moda Deniz Kulübü'nde katıldığımız Mehmet Yalçın'ın "Viskinin Tadına Yolculuk" gecesinden.



Mehmet Yalçın :

"Moda Deniz Kulübü'nde 50'yi aşkın viskisever kulüp üyesiyle buluştuğumuz "Viskinin Tadına Yolculuk" etkinliğinde sıkı bir palet tadıldı. 8 örnek arasından en iz bırakanlar ise Aberlour'un fıçı sertliğindeki 60.7 derecelik a'bunadh'sı ile Chivas Regal'in 5 ayrı yıllanmış malt viskisinden harmanladığı "malt harmanı" Ultis oldu.
Keltçe'de "orijinal" anlamına gelen a'bunadh, sertliğiyle resmen şakaklarda hissedildi. Adını Latincedeki "ultimate" ile "fortis" kelimelerinin birleşiminden alan Ultis ise adeta bir "sıvı ipek"ti..."

16 Kas 2017

Anadolu Efes Sailing - Göcek Drone çekimi

Toplanıp Drone'a girmeye karar verdik


13 Kas 2017

Anadolu Efes Sailing - 15. Audi Autumn Göcek Race Week


Göcek'te ilk olarak Anadolu Efes adına katıldığımız o güzel organizasyonun hemen ardından 1 ay gibi kısa bir sürede bu sefer onbeşincisi düzenlenen  Audi Autumn Göcek Race Week'e katıldık.

Ekim ayı düzenlenen ilk yarıştaki Skipper'ımız olan sevgili kardeşim Özgür İnam ve esas dümencimiz Erman Ayvaz'ın yokluğunda eski Dünya Şampiyonu olan Güray Zünbül eşlik etti, kendisini bir psikolog olduğunu not düşelim.

İlk yarışa nazaran biraz daha profesyonelce hazırlık yaptık diyebiliriz mesela üzerimizdeki ödül töreni t-shirtleri ve polarlarımız Gamze Saraçoğlu imzası taşıyordu. Yarış dışında bu organizasyonda A'dan Z'ye bize her konuda yardımcı olan başta Tayfun İnce olmak üzere, Fatih Alturan ve Bluechip Creative Event adına Tuğçe Özbaykal'a ne kadar teşekkür etsek azdır. (ekibimizden Serap ve Ali Abi'mizi elbette ayrı tutuyoruz)

Bu yarış haftası organizasyonunda podyuma çıkamadık ve IRC2 genelinden 4. olduk. Rixos Sailing Cup aksine bu sefer 8 değil 70 üzeri tekne olduğu için IRC sınıflandırılması rahatlıkla yapıldı fakat rating gereği IRC3'te olması gereken baş belamız Wee Gizmo ve Hey Teacher tekneleri hakkımızı yedi diyebiliriz. İlk gün Göcek Yat Kulubü ve Baş Hakeme itirazımız sonuçsuz kaldı. İşin enteresan yanı bu iki teknede IRC2 sınıfında bulunmaktan şikayetçiydi. 3 günlük yarışlar yine esen bir havada yapılamadı, 6-8 knot'lık bir ortamda gerçekleşti, 10 üzeri bir hava bizim lehimize olacaktı. Sonuçta yarışı IRC2 sınıfımızda Rus Synfony takımı X35 teknesi ile kazandı.

Eğlence mi? onlardan hiç bahsetmeyelim HappyHour yine bildiğiniz HappyHour hem de Emir Tandoğan transferi ile. O anılar vidyolar bizim tozlu raflarımızda arşivlensin. Belki 2-3 anekdot veya anahtar kelime verebilirim; şömine, Çağla Erçetin, Bachata denemeleri, Sailor's Pub (Ankara'nın bağları - Çekirge) ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin eskiye dönmesi. 

Ekip: Güray Zünbül, Öztuğ Evsizler, bendeniz Mertol, Çağla Atalay, Ali Kılıç, M.Ali Kılıç, Serap Berber, Berkan Nasır Mifleh, Harun Çetin, Emir Tandoğan


19 Eki 2017

Anadolu Efes Sailing - Rixos Sailing Cup 2017 - 1 - Transfer

Ağustos ayından beri Göcek, Göcek diye diye sonunda bir şeyi 40 söyledi ve oldu.. Tabii bahsettiğimiz şahsiyet HappyHour deyince bu konuda ilk akla gelen Serap Berber.. Fotoğraf çekimi için bir ip gibi dizdiremedi ama Göcek'te bu yarışın mimarı oldu, oldu ama açıkçası çok da kolay olmadı.

İstanbul'daki TAYK trofemizin son yarışı 7 Ekim'di.. trofede 1. idik.. son İstanbul Kupası oldukça çetin geçmiş protestolar havada uçuşmuştu.. sonuç olarak kazandığımız protesto hafta içi hakemlere inen vahiyle geri çekilmişti ve kaptanımız Erman Ayvaz bu durumu temyize taşımıştı.. bu çirkin olaylar da teknemiz Dönence'yi Göcek'e taşımanın yolunu açmıştı fakat transfer en az 4-5 gün süreceğinden böyle bir vaktimiz olmadı. Sonuçta Özgür İnam İzmir Yelken Akademisinin Sığacık'ta karada olan teknesi Mat1010'u kiraladı.


Transfer ekibi olarak bir deniz adamı Harun Çetin ve bendeniz 7 Ekim C.tesi sabahı erkenden İzmir'de bulduk kendimizi.. takımın Bodrum BAYK trofesinde vereceğimiz mücadelesindeki genç transferimiz Ayberk Sözen bizi aldığı gibi Sığacık'a yola çıkardı, orada M.Ali Kılıç abimiz de bize eşlik etti.. Biz hemen yola koyuluruz umudu ile kahvaltıdan marinaya geçerken bir de ne görelim.. bizim Mat1010 toz toprak içerisinde motorsuz bir şekilde kızakta.. bildiğin tam yelkenli.. sadece yelkenli..

24 Kas 2016

Osmanlı'dan devralınan borçlar abartılıyor mu?

"1923'te Batılı ülkelerin ortalama kişi başına geliri 6000 dolar, Türkiye'nin aynı standartlara göre düzenlenmiş kişi başı geliri ise 700 dolardı.

İlk yurtdışı borçlanma Abdülmecid tarafından 1854 yılında Kırım Savaşı'nı finanse etmek için yapılmıştır. Ardından peşpeşe borçlanan Osmanlı İmparatorluğu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelince, borç veren ülkeler bu borçları tahsil etmek için Duyunu Umumiye idaresini kurmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra bu borçlar, imparatorluğu oluşturan ülkelere ilgisine göre paylaştırılmıştır.

Lozan Antlaşması'na göre 1912 öncesi borçların %62'si, 1912 sonrası borçların %77'si Türkiye'ye kalmıştır.

Osmanlı'dan devralınan borçların ödenmesi 1954 yılında bitirildi. İlk dış borçlanma 1854 yılında yapıldığına göre bu borçların tasfiyesi 100 yıl sürmüş oluyor. Osmanlı'dan devralınan borçlar 145 milyon Osmanlı altın lirası tutarındaydı. Bu da o dönemin milli gelirinin yaklaşık %65'i ediyor. Bugünkü koşullarla düne bakıp devralınan borç miktarının söylendiği kadar yüksek olmadığı tezini ileri sürenler, bu borcu aynı mantıkla bugünkü değerlerle hayal etmeye çalışırlarsa kabaca 500 milyar doların üzerinde bir borç yüküne denk geldiğini göreceklerdir. (Bugünkü GSYH'mız 800 milyar dolar dolayında olduğuna göre bunun %65'i 520 milyar dolar eder.)

Osmanlı'dan devralınan borçların bir bölümü 1942 yılında yürürlüğe sokulan varlık vergisiyle ödenmiştir. Bonoya bağlı borçlar yakın zamana kadar ödenmeye devam etmiştir. Ellerinde Osmanlı borç senedi bulunan banka ya da kurumlar bunları Türkiye'den tahsil etmeye devam etmişlerdir."

Mahfi Eğilmez | KOLAY EKONOMİ

19 Nis 2013

Türk

“En az 50 kere söyledim bazı kafalara.
Kendine has dili olanlara millet denir.
Sonu “li-lı” ile bitenlerin soyu belirsizdir.
Amerikalı, Kanadalı, Perulu, Pakistanlı, Avustralyalı, Arjantinli, Şilili, Yeni Zelandalı, İsviçreli diyebilirsiniz. Çünkü bunların kendine has dilleri yoktur.
Alman’a Almanyalı, Fransız’a Fransalı, İtalyan’a İtalyalı, İngiliz’e İngiltereli, Rus’a Rusyalı, Japon’a Japonyalı diyemezsiniz.
Aynı Türk’e Türkiyeli diyemeyeceğiniz gibi. Allah’ın anlayışsızları…”

İlber Ortaylı

13 Ara 2012

HOŞGÖRÜ & ÖN YARGI

HOŞGÖRÜ ve ÖN YARGI son zamanlarda çok moda olmuş kelimeler... Ama her zaman ki gibi insanoğlu kelimelerin anlamlarını bilmeden kullanmaya meyillidir...

HOŞGÖRÜ insanoğluna ve kendimize zararlı unsur ve davranışları anlayış ile karşılamak mesuliyeti değildir!

ÖN YARGI bu gibi hoş görülmesi gerekmeyen, hatta yargılanmayı hak eden unsur ve davranışları hayatımızdan çıkartmak değildir!

HOŞGÖRÜ bize zararı dokunmayan ama bizim anlayışımızın ve hayat vizyonumuzun dışında bulunan unsur ve davranışların var olmalarına tepki vermemektir! ÖN YARGI ise hayat vizyonumuzun dışında ki şeyleri bizlere zararı olmadığı halde tepkili olmaktır.

Kısaca hoş görülmesi gerekmeyen şeyleri hoş görmeye kalkmayın! Bunu ön yargı olarak değerlendirecek olanlar elbette çıkacaktır. Ama bu da onların kelime anlam ve ifadelerini bilmemelerinden kaynaklanır.

Hitler'e 1936 itibari ile karşı gelmiş olanlara "ön yargılı" diyenler çoktu. Erich Fromm bu sebepten Amerikaya kaçmak zorunda kalmıştı... Peki bu ön yargı mıydı?

En büyük düşmanımız cehalettir diyen seçilmiş ruh ve ulu önder Atatürk'ün izinden, insanların tekrar lügat ve sözlük kullanmayı öğrendiği aydın günler dileyerek....

Benil Sibel Özyürük

28 Eki 2012

Bayram

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram oldugunu karanlık öğretir;

sevmeninkini yalnızlık...

Sızlamayan her organ, hele de burun diregi bayramdır.


Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni

kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayip "çok sükür bugünü de gördük" diyebilmek...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.


Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmus bir

ilişkiyi bitirmek de öyle...

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini

bölmek, korktuğunda güvendigine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede

üstüne serilen battaniye, saçlarini müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.

"Ona güvenmistim, yanılmamışım" sözü bayramdır.

Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış

ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda

karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta

ölebilmek bayram..

Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.

Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.

Her gününüz bayram olsun..!


Can Yücel