29 Ara 2009

Spor Asla Sadece Spor Değildir

(Yazıyı Perşembe günü yazmaya başlamıştım sağlık sorunları ve iş yoğunluğu sebebiyle ancak bugün yayınlıyabildim)

Sabahki duygularımı törpülemiştim, çok işim var blog yazmaya vaktim yok demiştim. Selo'nun emaili tetikledi, dayanamadım.

FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR-SİMON KUPER yazıyordu Selo'nun emailinde. Biraz değiştirip Spor asla sadece spor değildir yapmak daha doğru olur diye düşündüm.

26 Ara 2009

Regain Your Focus

Geçen gün konuştuğumuz konuda güncel bir yazı yakaladım.


Hadi bakalım, ilk yazı alıntıyla olsun...

Regain Your Focus

You start a sentence, then forget what you're saying. You're this close to wrapping up a project, but days pass and it lingers on your desk. Between family obligations and work demands -- not to mention the constant temptation to see who's saying what on Twitter and Facebook -- concentrating these days feels next to impossible.

It's no wonder. The modern world, quite frankly, overstimulates our brains. "Technological advances have given us unprecedented opportunity, but they've also thrown off our brain chemical balance by keeping us adrenaline-based," says psychologist Lucy Jo Palladino, Ph.D., author of Find Your Focus Zone. Over time, too much adrenaline fries our focus. But you can regain it by figuring out your own problem areas -- what tends to trip you up? -- and using the following strategies to reel in your attention.

20 Ara 2009

Blog işleri - Jazzstop Suadiye


Yazamıyoruz ya da yazmıyoruz ne farkeder.. blog yürütmek kolay değil(miş), yayıncı değiliz aslında keyfine sürdürüyoruz desek de, bir beklenti oluşturuyoruz kendimizce.. yine de Kale'ye bir kere yazdıramadık ya yazıklar olsun bize.. adam sanki 30 senelik küstürülmüş yazar :)) yaz bi kere be adam..

* * *
cuma akşamı Jazzstop Suadiye'yi test etme şansım oldu, gerek merak-ı mekan gerekse Hale Caneroğlu yani Avrupa Yakası'ndan tanıdığımız Yaprak'ın performansı.. Mekan Suadiye Park'ın ikinci katı Mirror'ın kışlık restoranından bozma, perdelerle çevrelenmiş bir Beyoğlu havası yaratılmaya çalışılmış, basık tavan ve havalandırmanın yetersizliği biraz rahatsız edici.. gelen kitle orta yaş ve üstü.. Yaprak'ın performansına gelince; diziyi izliyorsanız oradan da az buçuk biliyorsunuzdur.. eleştirmek pek haddim olmayabilir fakat 1. çok cırtlaktı 2. bir o kadar da geveze... yine de kaldığım sürede genel olarak güzeldi.. Ajda Şarkıları kurtarmıştır belki de nazarımızda.. Kargo & Mirkelam, Kürşat Başar'ın saksofonla performansı ve bir kaç göze çarpan grup daha.. gelen kitle mekanın sürdürülebilirliği için umut veremesede belki diyorum...  

19 Ara 2009

18 Ara 2009

Uyandırma Ayini by Nihan Peker @ Laundromat(18.12.2009)



Nihan Peker'in tespih ipi ve kristal taşlar kullanarak Swarovski için tasarladığı güzeller güzeli elbiseleri ve beyaz gömleklerden oluşan koleksiyonu 18 Aralıktan itibaren "Laundromat"ta!


Farklı formlar, değişik dokular, ince dokunuşlar, müthiş detaylar...




17 Ara 2009

başlıksız II

Artık bu durumu ezberlemiş olmak gerekir diye düşünüyorum.

Yani, Güneydoğu’da yaşanan savaşın sona ermesi için atılan her ciddi adım arifesinde yaşanan ve hepimizin ağzına pelesenk olan şu “provokasyon”lardan bahsediyorum.

1994 mayısında 33 askerin PKK tarafından öldürülmesi, ardından 1996 yılında Güçlükonak’ta 11 köylünün taranıp yakıldığı ve örneklerini çok daha arttırabileceğimiz, hep de barış hazırlıklarının yapıldığı dönemlere denk gelen şaibeli, acı hadiseler...

13 Ara 2009

başlıksız

Yıllardır bu memlekette en çok duyduğumuz laftır, vatan haini. İtilir kakılırken, aşağılanırken, aramızdan bazıları tek tek tenhada, pusuda öldürülür, gözaltında kaybedilirken, bazılarımızın cinsel organlarına elektrik bağlanırken, bazılarımız çırılçıplak soyulup üstüne tazyikli soğuk su boca edilirken, bazılarımız ikişer üçer, beşer onar evlerde yargısız infaz edilirken, bazılarımız gruplar, kitleler halinde katledilirken.

9 Ara 2009

Dünyayı gezdiğinizde şunu görüyorsunuz; bütün gece kulüplerindeki kızlar euro'nun dolardan daha değerli olduğunu biliyorlar.

ABD hükümeti iflas edecek, bütün sistem çökecek, yeni bir savaş çıkacak... Bunlar, "kriz kahini" diye adlandıran yatırım uzmanı Marc Faber'ın yeni öngörüleri. İşte, Faber'ın önümüzdeki sürece dair değerlendirmelerinden öne çıkan önemli gördüğüm alıntılar :
- Bu krizin sonucunda hiçbir problem çözülmedi, problemler ertelenmiş oldu.
- Krize neden olan şeyler bugün de krizin sonuçlarını ertelemek için kullanılıyor. Dolayısıyla yeni bir kriz, bu krizi takip edecek. Bunu şöyle tanımlamak mümkün; birisi alkollü ise ona daha fazla içki verirsiniz ki ertesi gün başağrısı sorunu ortaya çıkmasın. Ya da uyuşturucu bağımlısı olan birine çökmesin diye daha fazla uyuşturucu verilmesine benziyor.
-Bu krizde iflasa neden olan, aslında finans sektörü. Ancak şu anda finans sektörü hükümetin elinde. Krize neden olan sorunlar giderilmedi, sadece binadaki çatlaklar sıvandı. Bu nedenle sistem çökecek, ABD hükümeti iflas edecek. İflasa sürüklenmeden önce yüksek miktarlarda para basacaklar ve mali açıklar büyüyecek. Şurası kesin; ABD'de hükümet mutlaka ve mutlaka iflasa sürüklenecek.

7 Ara 2009

Güzel Pazar & Neşeli Hayat



Güzel bir pazar günü geçirdim.Evet güne sevgilim ile beraber değişiklik yapıp şehir hayatından biraz uzaklaşıp Polonezköy'e kahvaltıya gittik. Gayet başarılı bir kahvaltı geçirdim kendime adıma Leonardo adlı restoranda saat 12 'ye kadar açık büfe kahvaltı mevcut ve gayet lezzetliydi. Tabi bazı eksikler vardı ama biz biraz benim uykuya kalmamdan dolayı geç kaldık herhalde ondandır ama çeşit olarak epey zengindi. Sınırsız yedin içtin herşey dahil 30.TL kişi başı. Hava haliyle kış olduğu için yağmur vardı ama ormanın içinde yeşillikler içinde kış bahçesinde güzel bir kahvaltı yapmış olduk hem değişiklik hemde şehir hayatından uzaklaştık. Hava güzel olunca dışarda bahçede dahada güzel olacağından şüphem yok hep beraber gidebiliriz.Bahislerden yine klasik tek maçtan yattığımı öğrendim pazar günümü bozamaz tabi ama dipnot olarak veriyim kale ve mertol bilir haftalardır çektiklerimi :) .Neyse pazar günümüze Neşeli hayat ile devam etmeye karar verdik.

THY Gazeteler


29 Kasım da Londra dönüşü uçağa bindik genel ritüeller geçtikten sonra saolsunlar gazete dağıtıyorlar hoşumada gitti dönüşte türk gazetesi okuyacağız memlekette 4 5 gün içinde neler olmuş onları görücektik diye düşünürken gazete bankosu yanımıza geldi.Epey bi şaşırdım 10.sırada olmamıza rağmen düzgün diyebileceğimiz hiç bir gazete yoktu ama diğer kalan adet olarak çokça kalan gazeteleri yazıyorum akit,vakit,zaman,taraf ve star gazetesi yuh dedim içimden ve hostesede dağıta dağıta bunları mı okuyın diye dağıtıyorsunuz dedim.Hostesde rahatsız bu mevzudan belli oda bize bunlar daha çok adette geliyor beyefendi dedi.Yazıklar olsun gerçekten koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin uçağında 10.sıradan sonra kalan 25 sırada dağıtılan gazetelere bak.Bu yazıyı yazarken THY'den Londra-İstanbul uçuş hakkında email gelmeside gerçekten enterasan oldu bu şikayetimide yazarım umarım istediğim yerlere ulaşır.

2 Ara 2009

Manchester Destanı & Londra



Londra seferi sabahın erken saatlerinde başladı İstanbul Atatürk Havalimanında. Online check-in'i yaptırmış ama yinede check-in sırası bekliyorduk. Havaalanında Beşiktaş'lı arkadaşları görmeye başlayınca biraz heyecan başlamış oldu kendi aramızda birde yeniyor muyuz diyip gülüyorduk. Heatrow'a rötarlı indiğimizde Manchester trenine 2 saat vardı koştura koştura metroya gittik ve 30 dakikaya otele varmıştık. Gelişmişlik böyle birşey heralde Londra'nın en merkezi yerine bir metro ile ulaştık. Karmaşık gözüken ama günün sonunda çok rahat öğrenebilen metrosuyla dakika 1 den Londra etkilemişti beni. Manchester'a trenle ulaştığımızda ayarladığım otelin Manchester United'lı taraftarların kaldığı otel olduğunu görünce biraz şaşırdık haliyle stada doğru gittik ve sadece Beşiktaş'ın değil Manchester United'ında korsan ürünle başının dertte olduğunu gördük :) Stad çok güzel ama Emirates ve yeni yapılanlarla karşılaştırınca biraz eski kalıyor, düzen temizlik bakımından da 10 numara.

25 Kas 2009

21 Kasım "Parov Stelar Band" Performansı

Bi taraflarımız yırttık Parov, Parov diye.. biraz da abarttık galiba.. geldi, biletleri tükendi.. "after party" yapmadan geçti gitti.. belki de mekanı beğenmedi, fakat herşeye rağmen performansları gerçekten de izlemeye değerdi.. Bronx Pi biraz hafif kaldı diyelim.. yok mu şöyle daha ferah daha rahat daha profesyonel bir mekan? YOK!.. en profesyoneli Babylon desek orası da "1+1 stüdyo ahır" gibi.. Sonuç olarak dostlarımın hafızalarına kazınmış bir konser olduğunu düşünüyorum.. onların hafızalarına kazınmamışsa hiç üzülmesinler bana baktıklarında illa kazınmış bir şeylerden bu konseri anımsayacaklardır..

(bkz. scarface)

iz bırakanlardanmış bu adamlar !!

homesick 21 Kas. "@bronx Pi" performansı

Bayram






23 Kas 2009

2010 NBA ALLSTAR'ların Oylaması


Gücümüzü en iyi gösterdiğimiz yerlerden biri olan internet oylamalarında bu sefer biraz geri kalmışız.. daha 55 gün var... haydi mouse'lara parmaklara kuvvet...

BEN DE HİDO VE M.OKUR İÇİN OY VEREYİM BARİ !!!


10 Kas 2009

Benim Sofram Bu - VIII -



"LOZAN BARIŞI ÜZERİNE".
...Neden sonra, bir gün sofrada idik. Laf arasında Atatürk, Lozan'a gitmemiş olduğumdan bahsederek serzeniş yaptı. Bunun üzerine sordum:

 - Gitmiş olsaydım, yahut herhangi başka bir sivil gitmiş olsaydı Lozan'da işi nihayetine erdirebilir miydi?

Atatürk:

 - Hayır, erdiremezdi. Biz zaferi ne kadar mükemmel yaptıksa, sulhuda o kadar yaparız.

.
  • Feridun Kandemir, "Yusuf Kemal Tengirşenk Hatıralarını Anlatıyor", Yeni Tarih Dünyası, Yıl:1, Sayı 4, 28 Ekim 1953, s155
  • Oğuz AKAY, Benim Sofram Bu, s.94

Benim Sofram Bu -VII- (...İyiliğe Böyle mi mukabele edilir?).

1881 - 193∞


BU KALP SENİ UNUTUR MU?
ÇİZDİĞİN YOLDA YÜRÜMEYE DEVAM EDİYORUZ!

8 Kas 2009

Bayrakları Bayrak Yapan Üzerindeki Kandır


Kaç aydır fragmanlarını izleyip, gelmesini dört gözle beklediğim "NEFES"i, ancak gösterime girdiğinin üçüncü haftasında seyredebildim... Filmden çıkalı tam bir saat oldu. Fakat halen etkisinden çıkamadım, hala ara ara boğazımda bir şeyler düğümleniyor, tutuyorum kendimi... Tek kelimeyle müthiş bir yapım! Konunun özetini geçmeye gerek duymuyorum, zira fragmanları milyonlarca kişi tarafından izlenmiş, gösterime girdiğinden beri ise rekor izleyici seviyesine ulaşmış durumda.

Eminim herkes aşağı yukarı aynı duygusal tepkiler ile ayrılmıştır filmden. Ama tek bildiğim bir şey var, o da Güneydoğuda askerlik yapanların dışındakiler resmen askercilik oynadılar (ben dahil). Bir sınır karakolundaki askerlerin psikolojik durumları filmde ancak bu kadar iyi sergilenebilirdi...

7 Kas 2009

Alamut Kalesi - İran


Güzel bir tarihi roman okumak istiyorsanız, tavsiye üzerine tavsiye ediyorum;
 zekasına hayran bırakan bir roman...

 "Alamut Devleti'nin merkezi olarak sarp dağların tepesine yaptırılan bir kaledir. Muhaliflerin iddialarına göre burası Hasan Sabbah'ın fedailerine sahte bir cennet vaad ederek kendi Haşhaşilik öğretisini yaydığı mekandır. Ögretisini yaymak için fedailerine cennetin anahtarlarını elinde bulundurduğuna inandırmış ve bu sayede suikastçılar yetiştirmiştir. Dünya üzerinde suikast kavramının ilk ortaya atıldığı yerdir. Zamanın Haçlı kaynaklı tarihçileri Hasan Sabbah fedailerinin kendilerini feda edecek kadar davaya bağlı olmalarını anlamlandıramamış ve siyasi suikastleri yerine getirmesi için haşhaşın uyuşturucu etkisini kullanıldığını öne sürmüşlerdir.

6 Kas 2009

Halloween @ Turkey!



sadece bir tespit!!

atiyorum...

yıl 1989.. (bugünlerde Berlin Duvarının yıkılışının 20. yılından akla çalmış olabilir...)

nerde o eski ramazanlar bayramlar dediğimiz zamanların son demleri...
ben o zamandan "halloween" falan hatırlamıyorum....

özellikle son 2-3 senedir; her yerde partiler..
Kırıntı'da bile özel "Cadılar Bayram'ı Çorbası"...


şimdilerde nerde.. heyecanı, bayram telaşı, harçlığı (yok artık!!)...

düşünülesi...

Araç Muayenede Eziyete Son


Biliyorum biraz geç oldu bu yazı için epey bi zamandır açık ama daha yeni tanışma fırsatım oldu yeni muayene istasyonlarıyla.Aklımda soru işaretleri vardı nasıl olacak o muayene eziyeti nasıl rahatlık haline dönüşecek diye.İlk başta etrafımdaki esnafdan duyduğum şikayetler oldu yok neymiş herşeyine ince detayına kadar bakıyormuş bir ufacık parça için onay vermiyormuş gibi klasik bizim memleketimize has ufak parçadan ne olcak araba yine gidiyor nasılsa değiştirmeye ne gerek söylemleri oldu.Daha sonra herkes alıştı açık söylemek gerekirsede kendi sektörüm olan otomotiv yedek parça sektörüde harekeketlendi.Çok detaya girmeyeceğim bugün sabah 8de randevum vardı internetten yaptım pazartesi günü.Bugün sabah gittim tertemiz eli yüzü düzgün insanlar sıraya giriyorsun ve tam 40 dakikada bütün işlemler bitiyor.Eskisi gibi kuyruğa sabahtan gir 2 saat bekle(ailenin en büyük çocuğu olduğum için çoğu arabaları ben muayeneye getirdiğim için çok beklemişliğim vardır) yok temiz kağıdı al yok onu al bunu al yok herşey sisteme uygun gidiyor eğer eksiğin varsa abi bu seferlik idare et muhabbetide bitmiş yerine, beyefendi lütfen camdaki filmleri sökün tarzında uyarılar aksi halde onayı vermiyoruz.Gerçekten çok güzel olmuş bazen memleketimde güzel şeylerde oluyor.


5 Kas 2009

5 Kasım!


Guy Fawkes… İngiliz tarihinin en büyük vatan haini…36 yaşında idam edildi. Çünkü sistemin karşısındaydı. Çünkü aristokrasinin ve burjuvazinin çürümüşlüğünden ve halkı umursamamasından rahatsızdı. Robert Catesby, Thomas Winter ve diğer komplocularla birlikte Kral I. James’e ve tüm aristokrasiye karşı büyük bir plan yaptılar. ‘Barut komplosu’ olarak bilinen olay çok şeyi değiştirdi…
Yönetimi ve rejimi yıkmak isteyen 12 komplocu Westminster Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento binasını, o yılki aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar verdi. Komploculardan birinin bilgi sızdırması sonucu komplo ortaya çıktı ve Fawkes, gece yarısı parlamento mahzenlerinde barut fıçısıyla yakalandı. Fawkes, 31 Ocak 1606’da sarayın karşısında asılarak idam edildi ve vücudu parçalara ayrıldı. ‘Barut komplosu’ ise ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Protestan devlet adamlarını alt ederek halkı ayaklandırmayı hedefleyen olayı anarşi hareketlerinin öncüsü sayanlar olduğu gibi Fawkes’ın ona biçilen rolden uzakta koyu bir Katolik, olayın da dinlerle alakalı olduğunu savunanalar da var. Ama bir gerçek var ki; 17. yüzyılın bütün zorluklarına ve dönemin muhafazakar ve baskıcı rejimine rağmen böyle bir olay her yönüyle önemli bir başkaldırıydı.

4 Kas 2009

Yeter!



Futbol yazmayacağıma söz vermiştim arkadaşlarıma blogda ama sözümü tutamıyorum özür dilerim öncelikle.Taktik, oyuncu seçimi, kadro, ve buna benzer şeyler yazmıyacağım.Sadece 1 soru sana Şampiyonlar ligi en pahalı açık tribün biletini satmak nasıl bir duygu? Avrupalı AC Milan-Real Madrid maçını 25.-€ ya seyrediyor sen ama 75.-TL yapıyorsun bileti(açık tribün bilet fiyatı).Böyle boş olur tribünler aynı senin kafanın içinin boş olduğu gibi.Balık baştan kokar, ondan takıma hiç suç bulmuyorum. Dün gece Beşiktaş başkanına yapılan küfürlü tezahüratların hiç birine katılmadım kendisinden nefret etsemde çünkü o makama saygımdan dolayı. Kongrede bu adama oy veren Beşiktaşlı falan değildir. Yazımı şöyle bitiriyorum;

nush ile uslanmayanı etmeli tekdir;

tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Saygılarımla

2 Kas 2009

This Is It !


Gerçekten de This is it!.
Bu kadar beklemiyordum büyük bir konserin sahne arkası görüntüleri bu kadar güzel düzenlenebilir ve görsel bir şölen haline getirebilinirdi. Adam öldü neler dendi arkasından,yok ölmedi parayı alıp kaçtı,yok intihar etti,yok zaten konser olmayacaktı hepsi kumpastı. Bunlara inananlar gitsin bu filmi izlesin. Michael Jackson bence öldürülmüştür, konser provalarında bizzat kendisi hepsinde bulunuyor ve sanki gerçekten de konserdeymişcesine şarkısını söylüyor,dansını ediyor adam.Sapa sağlam turp gibi vallahi eğer MJ hastaysa vay bizim halimize, daha ne kadar sağlıklı görünebilir bilmiyorum. Kimse boşu boşuna bu adama "King of Pop" dememiş, sahne arkasında sanki bu adam bizden biri insanlara karşı konuşması, tavırları o kadar hassas,yaptığı işe o kadar saygılı ve insanlara o kadar değer veriyorki helal olsun diyorsun içinden. Müzik yeteneğini söylemiyorum bile izleyin zaten bu kısa süreçte bile anlayabiliyorsunuz. Allah herkesi farklı yaratıyor MJ de bunlardan biriydi bence.Eğer bu konserler gerçekleşmiş olsaydı bence yüzyılın gelmiş geçmiş en iyi konserleri olacaktı.Harika showlar,dans,ses ve ışık gösterileri olacaktı. Gerçektende yazık olmuş,yazılacak ve anlatılacak o kadar çok şey var ki aslında burada bitiriyorum sadece 15 gün gösterimde kalıcak kralı kaçırmayın mutlaka görün derim.

30 Eki 2009

Cumhuriyetimizin 86.Yılı Kutlu Olsun!


Cumhuriyetimizin 86.Yılını İstanbul'da çok güzel kutladık.
Bu sene organizasyonsuzluk nedeniyle havai fişekleri izlemeye gidemedik ama tv'den gördüğüm kadarıyla muhteşem olmuş. Emeği geçen herkesin ellerine yüreğine sağlık.
Sadece ama sadece Türkiye bayrağı altında nice 86 yıllara.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!!!

25 Eki 2009

Yorumsuz bir barış hikâyesi

Patrick Magee, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu’nun (IRA) bir üyesiydi. 23 yıl önce, üç günlüğüne Britanya’nın “sayfiye” kenti Brighton’daki Grand Hotel’de 629 numaralı odayı, Roy Walsh adına tuttu. Otelde kaldığı süre içinde, duvara bir bomba yerleştirdi, 24 gün sonra patlaması için ayarladı.

Hedefi, otelde gerçekleşecek olan Muhafazakâr Parti toplantısı esnasında Margaret Thatcher’ı öldürmekti.

Bomba, ayarlandığı gibi gece üçe doğru patladı. Thatcher, konuşması üzerinde çalışmak için sabahladığı için kurtuldu. IRA’nın gelmiş geçmiş en ses getiren eylemi buydu. Zira az kalsın, Britanya hükümeti toptan havaya uçacaktı.

bir jazz festivali daha...


İstanbul her sene zenginleşen bir sonbahar daha geçiriyor..konserler, bienal, filmekimi, Jazz & Blues festivalleri.. başta Akbank Jazz Festivali kapsamında İlhan Erşahin'den başka gidecek etkinlik arıyorduk.. İlhan Erşahin'i bile 1 ay sonra Erik Truffaz ile vereceği konseri göze alarak gözden çıkarmıştık.. "böyle yazmaya başlayınca bir eleştirmen veya jazz sever gibi devam edecek görünsemde.." jazz için geleceğe yatırım diyelim..
* * *
Amuraben; 'Hip-hop jenerasyonundan kusursuz bir caz müzisyeni' olarak nitelendirilen Amerikalı vokal Jose James'e gitmeye 2 haftada önceden karar vermişti.. biletler alınırken ona buna sormuş tabii.. ben de çevremdekilere, hiç geleceklerini tahmin etmediğim kişilere çağrıda bulundum..
* * * 
O, bu derken doğum günlerimizde bile yakalayamadığımız bir katılıma ulaştık öyle ki o gece Babylon lokale döndü.. dürüst olmak gerekirse 
geceden çıkarımlar;
Jazz için daha zamanımız var.. altyapıyı sağlam tutalım.. zararı yok.. şimdilik bildiklerimizle, sevdiklerimizle yola devam..
akılda kalanlar; Umut'un arabaya "The Dreamer" albümünün kasetini bile aldığını, Selo'nun favori parçasının B2 olduğunu.. Cemile'ye belli bir süre sonra bütün şarkıların aynı gelmesi.. Kale'yi bunalmaktan son anda kurtaran dj Yakuza ve İhan Erşahin performansı.. ve gece sonu Kulp'a geçiş... unutmadan bir de; jazzseverin tekinin (!) uyarıları..

-Hocam İlhan (Erşahin) da konuşuyor, O'na niye bişi demiyorsunuz...

19 Eki 2009

Pizza @ Mezzaluna ve Kanat @ Bi Buçuk ...



Şimdi diyeceksiniz ki ne alaka bu ikisi. Valla şöyle bir alaka var, hafta sonu ayrı yerlerde pizza ve kanadın en güzelini yedim. İlk başta kanattan başlayım; daha önceleri en güzel acılı tavuk kanadın Kırıntı'da olduğunu iddia ederdim. Taa ki bi buçuk'a gidene kadar.Gerçekten her gittiğimde aşırı lezzetli ve acısı muhteşem kıvamda.Bu hafta sonuda öyleydi.Fakat bi buçuk'da şöyle bir sorun var kanat dışındaki yemekler o kadar lezzetli değil. Umarım buna da bir çözüm bulurlar.

Bakalım Nasıl Olmuş :)

acı budur :)
Pizzaya gelirsek haziran ayında Milano'daydım, aşağıdaki pizzayı yedikten sonra,onun üstüne lezzetli pizza yiyemeyeceğimi kabul ederek bütün yaptığım sıralamaları değiştiriyorum.


 Tabaktan taşan pizza!
Memleketimize geri dönersek; bence Türkiye'nin en güzel pizzası Mezzaluna'dadır. Muhteşem peyniri ve ince hamuruyla gerçektende harika. Her zaman bilinen birşey vardır, bir restaurant 2-3 şubenin üstünde yer açar ise ilk baştaki lezzeti bulamıyabilirsiniz. Mezzaluna'da da aynı şeyin olacağını düşünmüştüm ama yanılmışım.,dün akşam Kanyon AVM'de açılan "Mezzaluna Express" e gittim ve her zaman yediğim o muhteşem pizzayı yine yedim. Tadından ,servisinden ve "fiyatından" hiç birşey eksilmemiş, kendilerini tebrik ediyorum.


Kanat Top 3
1.BirBuçuk
2.Kırıntı
3.Chilis

Pizza Top 3
1.Mezzaluna
2.Otto
3.Fiori Pizza :)

ps:listeler kendi görüşümdür.

16 Eki 2009

Osmanlı'nın son fethi : google earth


Yeni takip etmeye başladığım bir arkadaşımın blog yazılarının birinde, interneti doğru kullanmaktan bahsediyordu.. bu yazıyı yazıyorum ama kendimi yaşlı hissetirecek bir yazı olabilir şimdiden söyleyim.. yaşıtlar zaten azapta otuza iki kala.. (yazıyla yazalım)

* * *

g.earth'ün forum sayfalarında envaiçeşit Osmanlı ile ilgili 3D modeller ve bilgiler var.. görsel olarak gayet keyifli ve ilgi çekici.. resimde gördüğünüz uygulama kazanılan ve kaybedilen savaşların tarihleri ve padişahlarıyla birlikte kısa bir bilgi vermekte.. 1453 epey detayli tabii ona şüphe yok..

* * *

şimdi efendim bizim zamanımızda google earth olsaydı tarih-coğrafya sular seller gibi, hak götüre.. şimdi ki nesil öyle şanslı bi nesil ki... geçiniz yaa... farmville'den.. texas hold'em den zaman mı kalırdı..

15 Eki 2009

Türkiye'de Spor?

Futbol benim konu değil ve GS dışında hiçbir takımı seyretmem ve takip etmem. Futbol oyunun kendisini yeterince eğlenceli bulmadığımdandır Şampiyonlar ligi finalini dahi seyretmekten sıkılmam. Her ne kadar konu futbol olsada sonuçta futbolda bir spor dalı ve sporun tüm güzellik ve çirkinliklerini içinde bulundurur. Bu sebeple Türkiye'deki spor ahlakı ve mentalitesi hakkında 2 gündür arkadaş çevremde yaptığım sohbetlerde ve radyo, gazete ve tvlerde izlediğim "spor yorumcularının" konuşmalarındaki basit düşüncenin beni rahatsız etmesinden dolayı bu yazıyı yazmak istedim.

İlk olarak, istinasız her kanal ve radyodaki sözde "Spor Haberleri" = 3 Büyükler futbol ve milli takım futbol. Sonuç olarak Türkiye'deki spor = 3 büyükler + milli takım futbol. Eğitimsizliğin, kültürsüzlüğün ve geri kalmışlığın en büyük örneği! Öncelikle tüm yayın organlarındaki bu çarpık zihniyetin değişmesi lazım. Yada değiştirin Spor haberleri ismini "3 büyükler ve milli takım futbol haberleri" diye, hiç itirazım olmaz o zaman. Bu cümlelerden sonra sadece futbol ile ilgili örnekler vereceğim, o yüzden yazdıklarımla çelişiyormuşum gibi olacak ama bu yazının çıkış noktası bu güncel örnekler olduğundan bu şekilde devam etmem gerekiyor.

14 Eki 2009

Benim Sofram Bu - VII -

Atatürk, 31 Ağustos 1925 günü Kastamonu dönüşü  Çankırı yolunda. Atatürk'ün solunda Nuri CONKER

 "... İYİLİĞE BÖYLE Mİ MUKABELE EDİLİR?"
.
Nuri Conker'i Atatürk bir öz kardeşten ileri sever, her sözüne, bazen hududu aşan şakalarına bile tahammül ederdi.

Aralarında bir akşam şöyle bir muhavere (konuşma) geçmişti:

-Nuri! Ben artık yoruldum, Cumhurureisliğinden çekileceğim. Yerime de seni namzet göstereceğim.
-Olur a. Neden olmasın.
-Demek, kabul ediyorsun?
-Sen öyle arzu ettikten sonra?
-Ala! Şimdi söyle bakalım: İlk iş olarak ne yaparsın?
-Seni memleketten dışarı sürerim.
-Amma ettin ha! İyiliğe böyle mi mukabele edilir?
-Edilmez, edilmez amma, sen bu memlekette kaldıkça bana kim metelik verir?

.
  • "Ata'ya Dair Hatıralardan: Hassas Atatürk" , Tasvir Gazetesi, Sayı: 1181, 10 Kasım 1948, s3
  • Oğuz AKAY, Benim Sofram Bu, s.298

Benim Sofram Bu -VI- (Bir Milletin Efendisi Kimdir? Türk Köylüsüdür).

13 Eki 2009

Aaa "Normal"leşmek


Bizim blogda "norm" üzerine yazı yazılması, Bekir Coşkun'un Göbeğini Kaşıyan Adam'ı gibi oldu.. kuyuya taş atan tabii ki Amuraben 

Malum bu günlerde Ermenistan ile ilişkilerimizi normalleştirmek adına imzalar atılıyor.. açılımlar devam ediyor.. tablo da Amerika ve AB' yi bu kadar sevindirik görmek tabi ki doğal kaynakların Batı'ya taşınmasından ibaret olsa gerek.. biz burada karlı çıktık mı (?) o düşünülesi ayrı bir konu.. fakat Dışişleri Bakanımızın
bu kadar sırıttığına göre vardır bir bildiği diyelim..

Umarım bir taraftan kimilerine göre normalleşirken, diğer taraftan normal olan ilişkilerimiz aa normalleşmiyordur..

Bu akşam ki Türkiye - Ermenistan futbol maçına Azerbaycan Bayrağı'nın alınmaması da anormal bir durum değilmiş.. Yeşil Bursa'dan yazdan kalma Mavi bir günde Alları giyerek maça gitmeleri de anormal kaçmaz heralde.. hem Bursa Vali'sine selam olur..

12 Eki 2009

Yolun Sonu..2010 da yokuz!



Biz inanmıştık orada olacağımıza ama bazıları demek inanamadı.. Kişisel kaprisler,plansız yapılan hareketler (Kayseri'de bozuk zeminde oynanan maç ve verdiğimiz sakatlar gibi) yüzünden bir dünya kupasını daha evden seyredeceğiz. Suçlusu tabiki de Fatih Terim'dir. Bana kimse birşey anlatmasın Euro 2008'de nasıl bir şekilde yarı finale ortada, son 20 dakikalarda üstün fizik gücüyle maçları kazandık ve orda kaldık kendimizi dev aynasında gördük futbolcularımızı messi ile kaşılaştırmaya başladık.Daha sonra gördük Dünya Kupası elemelerinde neler olduğunu. Fatih Terim ise kendi sevdiği futbolcularla yürümeyi tercih etti. Elinde stoper yokken bir kere bile Toraman'ı düşünmedi, orta sahada Aurelio sakatken bir kere bile Mehmet Topuz'u düşünmedi. Bu sezonun başında bütün Türk golcüler formsuzken Rusya'da en iyi sezonunu yaşıyan Fatih Tekke umurunda bile olmadı. Sonuç ortada daha yazılacak ve konuşulacak çok şey var ama kısaca herşeyi ben bilirim diyip yanına yardımcı teknik direktör yerine yalakalar alırsan sonuç bu olur. Umarım iyi bir yabancı teknik direktör ve iyi bir ekiple  2012 avrupa şampiyonası 2016 dünya kupasına gideriz.

Osmanlı Tokatı Değil Osmanlı Robotu!



120 yıl önce 2. Abdülhamit Japonya'ya robot göndermiş. Ezan okuyan ve yürüyen robottan geriye iki fotofraf kaldı.Sultan 2. Abdülhamid’in Japonya’ya 1889 yılında robot hediye ettiği ortaya çıktı.İnsan şeklinde tasarlanan ve ismi ‘Alamet’ olan robotun özelliği ise sema edip yarım metre yürüyebilmesi ve her saat başı ezan okuyabilmesi.Araştırmacı-Yazar Oktan Keleş’in arşivinde yer alan Alamet’in orijinal fotoğrafları Yıldız Sarayı yangınında zarar görmüş. Ancak fotoğrafın kalan parçaları bile 120 yıl sonra ilk kez gündeme gelen bu ilginç olayı anlatmaya yetecek cinsten.

Sultan Abdülhamid Han asrın teknoloji harikası bu eseri, Ertuğrul Firkateyni vasıtasıyla yazılmış özel bir mektup, hediyeler ve nişanlar ile beraber Japon İmparatoru'na göndermişti. Firkateyn dönüş yolunda 450 mürettebatıyla birlikte batmıştı.120.yıl önceki buluş; Semâzen şeklinde, normal bir insan boyuna yakın, saatli bir robot. Kaideye oturtulmuş gövdesi; saat başı semâ ediyor, bu esnada kollarını açıyor, gümüş levhalardan yapılmış etekleri açılıyor ve aynı anda ezan okuyor. Tüm bunları yaparken yarım metre yürüyor, hem dönüyor ve ezan bitince de tekrar yarım metre geri giderek yerine dönüyor; kollarını ve eteklerini indiriyor. Robotun tamamı gümüş ve altın kaplamadan yapılmıştı. Robotun arka kısmında kurma yeri mevcuttu ve yedi günde bir kuruluyordu.

5 Eki 2009

İnsana ve taraftara verilen değer...


Herkese yeniden merhabalar...
Uzun bir aradan sonra yeniden burdayım Londra'nın kuzeyindeki Hatfield bölgesinden yazıyorum bugün sizlere:)
Yazımın başlığından bu yazı da neyin nesi diyebilirsiniz...
Bu başlık benim dünkü Arsenal-Blackburn Rovers karşılaşmasından çıkardığım anafikri temsil ediyor...
Sonuçtan da futboldan da öte bir sonuç bu...her ikisinden de çok önemli bana göre…

Bilmeyenler için kısaca bilgi vereyim…
Arsenal, Kuzey Londra'nın bir takımı...
Manchester ve Liverpool’un 18 şampiyonluğu var…Arsenal’in ise 13 şampiyonluğu bulunuyor…
Şu anda maçlarını oynadığı Emirates Stadı Londra'nın kuzeyinde Finssburry Park diye bir yerde ve benim olduğum bölgeye 15 dakikalık tren mesafesinde...

Statın olduğu yer Finsburry park çok gezme imkanı bulamama rağmen tren istayonundan stata kadar yürüdüğüm kadarıyla sevimli küçük bir ilçe resimlerini de koyucam bundan sonraki postumda…

Arsenal’de maça gidebilmek için kulübün içerisinde çıkartılan 3 tip karttan birisine sahip olmanız gerekiyor… Gold, Silver ve Red Card …

2 Eki 2009

Ayağında Kundura


Ayakkabı fırlatma eylemi IMF toplantısı vesilesiyle İstanbul'da tekrarlandı. Eylem medyada ve yorumlarda tekrardan ibaret ve yaratıcılık yoksunu bir hareket olarak yorumlanmış olsa da önemli izler ve şifreler içermektedir. Yerinde ya da yersiz bir eylem olarak tarihe geçen ABD Başkanı "Sayın" Bush'a karşı gerçekleşen hareket, IMF Başkanı hedefinde tekrarlanması ile birlikte aktivist muhalif düşüncenin ana unusur dışavurum gösterisi haline dönüşmüştür. Daha sık biçimde, aynı çizgideki farklı hedeflere yönlenileceği aşikardır.

Ayakkabı fırlatma eylemi sadece fiziksel şiddet gösterisi olarak görülmemelidir. Ayakkabı nedir? Kirli nesne ayakkabı, üzerimizde taşıdığımız en mikrobik ve en pis aracımızdır. Ezerek kullandığımız, en zor şartlara dayanma kudreti gösteren yardımcı unsurumuzdur. Bu zor şartlar ve kirli sıfatlar ile nesne, yine de kullanım itibari ile sivil sıfat taşımaktadır. Çağdaş yaşamın en olmazsa olmaz temel aracıdır.

Fırlatma eylemi isabet ile sonuçlandığı takdirde ayakkabı, hedef olan bembeyaz yakalı sorumluları kirletmek vasfına sahiptir. Seçkin beyaz yakalıların iç temizliğinin dış görüntüsü olan beyaz gömleğin kirlenmesi büyük sorundur. Kirletme eylemi, içten dışa yansıtılmaya çalışılan aynanın tersi tekrarına atıfta bulunur.

Eylemin amacı kafa yarmak değil, aynanın ters çevrilmesidir.

Dost başa, düşman ayağa bakarmış.





PES 2010 VS FIFA 2010


Buyrun beyler burdan yakın bakalım.Oyun konsollarının %90 alınma nedeni olan 2 oyun.Kız arkadaşların korkulu rüyası :o).Sabahlara kadar oynanıp parmakların uyuştuğu, Bir tarafta arkasında amerikayı almış easports ,diğer bir tarafta japonyada ilk başlarda pekte şans tanınmayan fakat gün geçtikçe easports'un fifasını geride bırakan(bana göre) Pro Evolotuion Soccer.EA Sports erken davrandı ve oyunu erken piyayasaya sürüyor bu sefer her zamankinden daha yoğun bir reklam kampanyasıyla.Özellike Barclays Premeier League de bütün reklam panolarında 2 aydan beri en çok gördüğüm ibare "FIFA 2010 OCTOBER 2010".EA Sports 2009 da güzel değişiklikler yaptı fakat benim gözümde halen daha çok geride oynanabirlik olarak.Ama iyi taraflarıda var kadrolar,grafikler görsel şölen var resmen fifada ama peste bunlar o kadar iyi değil.Ama oynanabirlik ne durumda bilmiyorum şu an için.Konami tabi rakibi bu kadar çok şey yaparken boş durmamış ve inanılmaz eklentiler yapmış takımın değişik varyasyonlarla ileri çıkması tek tek futbolculara taktik verme ve bunun gibi birçok yenilik.Oynanabirlik dahada ilerlemiş.Merak ettiğim takım kadrolarının nasıl olduğu ve ne kadar linans hakkı aldıkları.Benim favorim her ne kadar bütün takımların lisanslarını alamasada bütün ligler olmasada pestir(Yıllarca japon spikerlerle oynadık hey gidi hey).Buyrun linklere bakın siz karar verin.Uykusuz geceler başlasın.




ps:oynarken abartıp kız arkadaşlarınızı unutmayın benden size tavsiye :). Nikoma selamlar.

McDonald's

McDonald'ın dünyada neyi simgelediği ortada, en yakından ülkemizde globalleşme karşıtlarının tepki noktası..

Ülkemizde nerde ne kadar var bilmiyorum fakat Amerika'da yaşıyorsan; en uzak 2 McDonald's 'ın arasındaki mesafe 145 milden fazla değilmiş.. doğu-batı, sahil kesimi ve Amerika'nın sınırları,  belki de sosyo-ekonomik yapısı.. al bu haritadan çıkar..

Sadece bir restoran..bir de bunun Kanada ve Meksikası var korkma aç kalmazsın..

ANITKABİR ÖZEL DEFTERİ


Anıtkabir özel defteri, elektronik ortamda tüm vatandaşlara açılmış.

Bağlantı aşağıda, kayıt yaptırıp deftere yazı da yazabiliyorsunuz.

Ayrıca ANITKABİR 'i üç boyutlu olarak gezebilirsiniz...

http://www.anitkabirozeldefteri.com/ 

30 Eyl 2009

Benim Sofram Bu - VI -

"BU MİLLETİN EFENDİSİ KİMDİR? TÜRK KÖYLÜSÜDÜR"
.
Bir defa, Atatürk son derece demokrattı. Herkesin diktatör demesine rağmen Atatürk sonsuz demokrattı.

Bir gece beraber oturuyorduk. Yanımızda Siirt mebusu Mahmut, Ruşen Eşref bir de Soysallı vardı. Atatürk ertesi gün [1 Mart 1923] Büyük Millet Meclisinde okuyacağı nutku hazırlıyordu. Mahmut'la Ruşen eşref not tutuyorlardı. Atatürk ara sıra bana da "Ne dersin?" diye soruyordu. Ben ne diyebilirdim? Hiç!... Sonra Atatürk bana döndü, dedi ki:

28 Eyl 2009

Öz Güven

Bu aralar yabancı pop müzikten epey uzak kalmışım.. artık Power' da dinle(ye)miyorum.. bir Blue-Jean yeterdi zamanında.. gündemi de takip edemiyoruz haliyle.. internet kirliliği sebebi olabilir..

* * *

dün VH1 izlerken tanıştım kendisi ile Beth Ditto; tek kelimeyle tez konusu.. öz güvenin "ağa babası"
The Gossip grubunun solistiymiş kendisi Heavy Cross şarkısı iddialı.. albümünü henüz dinlemedim.. fenomen olmuş, haberimiz yok..

bu da 2 sene önce New Musical Express dergisine verdiği poz... reklam mı?, kaçık mı?

25 Eyl 2009

Avustralya Mars Oldu...

Geçtiğimiz günlerde Avustralya'nın en büyük kenti Sydney, çölden rüzgarların taşıdığı kırmızı tozlarla birlikte adeta kızıl gezegen havasına bürünmüş.. hayat felç olmuş fakat fotoğraf tutukunları için de enfes kareler ortaya çıkmış..
 

Roy Vedas - Fragment Of Life


something has observed me and my baby
taking what i got, it's leaving me back

The Paraty House

İnternette mimari ve iç mimari ile alakalı siteleri gezmekten keyif alırım, bir tanesini sizle paylaşmak istedim;

Paraty, São Paulo ile Rio de Janeiro arasında.. 17. yy da kurulumuş eski bir koloni şehri..
Brezilya'lı mimar Marci Kogan 'ın imzasını taşıyan Paraty'deki bu evi, bu mimariyi gördükten sonra tüm hayallerimi yeniden inşa etmek ihtiyacı duydum.. Umut Bozoğlu da, belki bu resimlerden bir ilham alıp "Brezilya" konulu yazısını tamamlar da bize gönderir..



24 Eyl 2009

Bu Tekirdağ Rakısı...



Bunu içersen; Tekel Fabrikası kazanır, Tekel Bayiileri kazanır, meyhaneler kazanır, peynirciler kazanır, mezeciler kazanır, balıkçılar kazanır, anason üreticisi çiftçiler kazanır, şişe üreticisi kazanır, nakliyeci kazanır, taksiciler kazanır...

İçtikten sonra kaza yaparsan; kaportacı kazanır, tamirci kazanır, hastaneler kazanır, doktorlar kazanır, Kaza yapıp ölürsen; mezarcılar kazanır, tabutçular kazanır, imamlar kazanır, lokmacılar kazanır.. bunu içersen cep telefonu operatörleri kazanır, büfeci kazanır, çiçekçiler kazanır, beyaz eşyacılar kazanır, mobilyacılar kazanır, avukatlar kazanır..

Velhasıl tüm Türkiye kazanır.
Krizin etkisi yok olur gider...
.

23 Eyl 2009

Eski İstanbul

National Geographicte eski İstanbul'un renklendirilmiş ve siyah beyaz fotoğrafları vardı.İlginç olanlarını seçtim sizinle paylaşmak istedim.


Kundura Sokağı

Haliç sahihinde hamallar

Haliç

Alfabenin ilk çıktığı zamanlar

Çok uzak değil yakın çocukluğumuzda sokakta ayı oynatmalar