2 Ara 2009

Manchester Destanı & Londra



Londra seferi sabahın erken saatlerinde başladı İstanbul Atatürk Havalimanında. Online check-in'i yaptırmış ama yinede check-in sırası bekliyorduk. Havaalanında Beşiktaş'lı arkadaşları görmeye başlayınca biraz heyecan başlamış oldu kendi aramızda birde yeniyor muyuz diyip gülüyorduk. Heatrow'a rötarlı indiğimizde Manchester trenine 2 saat vardı koştura koştura metroya gittik ve 30 dakikaya otele varmıştık. Gelişmişlik böyle birşey heralde Londra'nın en merkezi yerine bir metro ile ulaştık. Karmaşık gözüken ama günün sonunda çok rahat öğrenebilen metrosuyla dakika 1 den Londra etkilemişti beni. Manchester'a trenle ulaştığımızda ayarladığım otelin Manchester United'lı taraftarların kaldığı otel olduğunu görünce biraz şaşırdık haliyle stada doğru gittik ve sadece Beşiktaş'ın değil Manchester United'ında korsan ürünle başının dertte olduğunu gördük :) Stad çok güzel ama Emirates ve yeni yapılanlarla karşılaştırınca biraz eski kalıyor, düzen temizlik bakımından da 10 numara.
Tuvaletler tertemiz ve güvenlik görevlilerin bize davranışları harika.Maç başlıyor çıt sesi çıkmıyor biraz sallamıyorlar bizi anladığım kadarıyla bize "who are you" diye bağırdılar biraz gücümüze gitmedi değil ama futbolda her zaman küçük görmiceksin karşı takımı türk takımlarının uğurlu kalesine bizde golümüzü attık ve 1-0 yendik daha ne olsun tatil harika başladı çoştuk bağırdık 1500-2000 Türk taraftar kendinden geçti ingilizler şaşırmıştı.Maçtan sonra asıl ben şaşırdım manchester united store da ingilizlerle beraber alışveriş yaptık adamlar gayet olgun vaziyette good game falan diyor şaşırdım kaldım adamlar migros gibi yapmış 15-20 tane kasa kuyruğa giriyorsun satışın alasını yapıyorlar bizde bişey sattığımızı zannediyoruz Türkiyede.Daha detaya maç hakkında girmiyorum anlatırım isteyenlere :) .


Londraya gelince anlattıkları kadar güzelmiş daha önce gitme şansım olmamıştı ama gerek nihan gerek gökhan anlata anlata bitiremiyordu.Gittiğimde her ne kadar tersten olan trafikden dolayı 2 kere ölüm tehlikesi atlatsamda gerçekten harika bir şehir.Tabikide daha gitmediğim bissürü yer var ama gittiklerim arasında daha 1.günün sonunda bir numaraya yükseldi.O ne kadar muhteşem bir metro bağlantısı ne kadar harika şehir düzeni.Tarihi korumak budur bence giderseniz eğer görüceksiniz şehrin %90 eski binalar ve onlar gibi yüksek olmayan binalardan oluşuyor tabikide uzun ve modern binalar yok değil ama şehrin dokusu bu kadar güzel korunabilirdi helal olsun.Ve insanlarına gelince şehir biraz yabancılara kalmış durumda araplar,hintliler ve uzak doğulular şeklinde.Gezmedik yer bırakmadık desek yalan olur hyde park,harrods,müzeler hele bir cuma günü varki oxfordan başlayıp,piccadily,big ben,london eye,tate modern museum ve st.paul katedralini içine alan ve son olarak knightbrigde de son bulan gezmemiz gerçekten çok iyiydi her ne kadar akşam otele gittiğimizde uyuya kaldıysakta yorgunluktan gerçektende değdi.Yemek olayına gelince çok güzel yerler var  fakat o kadar yoğun bir gezi olduki yemeğe yeteri kadar yer ayıramadım.Ama fire stone adlı orjinal pizzalara sahip italyan restaurantı çok güzeldi.Diğer güzel yerller İnşallah bir dahaki sefere.Bu geziye dair birçok fotoyu buradan bakabilirsiniz.Ama benim için londra bitmedi bir kez daha gitmek istiyorum daha çok yer var gezmediğim görmediğim.Herkese tavsiye ediyorum.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder