13 Ara 2009

başlıksız

Yıllardır bu memlekette en çok duyduğumuz laftır, vatan haini. İtilir kakılırken, aşağılanırken, aramızdan bazıları tek tek tenhada, pusuda öldürülür, gözaltında kaybedilirken, bazılarımızın cinsel organlarına elektrik bağlanırken, bazılarımız çırılçıplak soyulup üstüne tazyikli soğuk su boca edilirken, bazılarımız ikişer üçer, beşer onar evlerde yargısız infaz edilirken, bazılarımız gruplar, kitleler halinde katledilirken.



Ne tuhaftır ki, vatan haini, Türkiye Cumhuriyeti’nin seksen küsur yıllık tarihinde en bol ürettiği şeydir.

Ve şimdiye kadar bu memlekette devlet ağzı ve Teşkilatı Mahsusa yalakası medya tarafından vatan haini diye suçlanmış olanların hiçbirinin olmadığı şeydir.

Peki, memleketimizde bu canlı türü bulunmaz mı?

Vardır. Boldur. Fakat onlara vatan haini denmez.

Ekmeği ucuza satmaya kalkan fırıncıları vuran, vurduranlar vatan haini değil midir meselâ? Böyleleri için bu lafın kullanıldığına hiç şahit olmadım.

Özensizce, sorumsuzca imal edilmiş kalitesiz malları yüksek gümrük duvarları arkasında onyıllarca bize sokuşturanlar, onlara kol kanat gerenler, karşılığında çıkar sağlayanlar, vatan haini sayılmaz mı?

“Aa, ne hoş, kriz oldu!” diye haykırarak ilk günden binlerce çalışanını sokağa atan şirket yöneticileri, patronlar, affedersiniz, nedir, vatan haini değilse? Kendi kârı için insanların ölmesine göz yumanlar? Kullanıcı adı: sermaye, şifre: tuzla.

Türkiye’de bilimin, özgür düşüncenin gelişmemesi için Türk Millî Eğitimi denen cehalet üretme mekanizmasını şekillendirmiş olanlar, bunu koruyanlar, kollayanlar vatan haini değil midir? Koca toplumu manen, zihnen sakat bırakmak eğer bilinçli bir stratejiyse –ki öyle-, bunu kurup yürürlüğe koyanlar vatan haini değil midir?

Kendi vatandaşlarına devamlı pusu kuran, suikast yapan, sabotaj yapan, onları korkutmak, esir almak için türlü karanlık işler planlayan, bunları icra edenler... bunlara vatan haini denmez mi, akıl mantık ve izanın hüküm sürdüğü bir yerde?

Türkiye’de bunların hiçbirine vatan haini denmez. Kimlere denir? Mevcut devlet rejimine itiraz edene. Vatan haini, Türkiye için en açıklayıcı kavramlardan biridir. Devlete ve onun düzenine itiraz edersen vatan haini olursun, ama kimi zaman, devletten sıra kalınca, en yüce şeymiş gibi muamele gören “millet”e ne yaparsan yap, vatan haini olmazsın. Türkiye’de yaşayan insanlara karşı işlenen suçlar ikinci derecedendir. Hepsi bir şekilde mazur görülür, affedilir.

Bu yüzden, siyasî hesaplar uğruna, birilerine mesaj verme adına, taktik hesaplar yararına insan öldürme de, en şedit ifadelerle lanetlense bile, vatan hainliği sayılmaz.

Vatan hainliğinin “tavan yaptığı” yılları yaşıyoruz. Biz, 12 Eylül öncesi denen cehennemi görmüş bilmiş olanlar şaşırmıyoruz. Evet, çok üzülüyoruz, ama ağlayamıyoruz. Daha neler yapabileceklerini kestirebiliyoruz. Kayıtsız değiliz, ama dehşete düşmüyoruz. Bu çok garip bir duygu.

1970’lerde Anadolu şehirlerinde Alevi katliamları tertiplediklerinde, Aleviler eline silah alıp yirmi beş sene gerilla savaşı yapmış, asker öldürmüş falan değildi. Vatan hainliğinin başlıca odaklarından olan medya senelerce gerikalan herkesi Aleviler aleyhinde kışkırtmış değildi. Maraşlı, Çorumlu Aleviler adına birileri yangına benzin dökecek en ufak bir şey yapmamışlardı. Buna rağmen resmî ve sivil faşistlerin peşine düşen kitleler onları katletmeye girişti. Bu, vatan hainliğinin daniskasıydı.

Bir de bugüne bakın. Çok daha kolay görünmüyor mu, ruhu ve zihni eğitim sistemimiz, resmî ağızlar ve medya tarafından harap edilmiş kalabalıkları birilerinin üstüne sürmek? Bunu amaçlayanlar, hazırlayanlar, planlayanlar var. Onlar vatan hainleridir.

Tıpkı darbe planlayanlar, toplumun geleceğini rehine almak isteyenler, darbecileri, üstelik hukuku iğfal ederek korumaya çalışanlar gibi.

Bugün vaziyeti yumuşatıyor ve “barış isteyenler”-“istemeyenler” gibi kategorilerden sözediyoruz. Bir adımcık daha atıverelim, ne kaybederiz? Ne demektir bu koşullarda barış istememek? Neyi istemiyormuş, barış istemeyenler? Haydi, cevaplamaya çalışın. Ya da uğraşmayın, ben yardımcı olayım: kısaca, 70 küsur milyonluk bir toplumun mutluluğunu, refahını. İstememeleri de öyle bir kenardan mızırdanmak anlamına gelmiyor. Barışı baltalamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. En iyi bildikleri, en kolay yapabildikleri şeyi yapıyorlar; insan öldürüyorlar.

Geçici bir Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılsa, özel mahkemeler mi kurulsa acaba? Bu sefer geleceğimizi esir almak için değil de kurtarmak için?

Ben galiba o kadar demokrat değilim.

***

O acılı halinde “barıştan başka çare yok” diye açık açık ve gayet kararlı konuşan şehityakını, evet, Türk milletinin yüz akıdır. Tokadı bütün vatan hainlerinin suratında patlamıştır. Başsağlığı diliyor, alnından öpüyorum.

1 yorum:

  1. Kero merak ettim bu yazı kendi yazın mı yoksa copy paste mi?

    YanıtlaSil