2 Eyl 2009

Fazıl Say

RESİTAL ?

Sabah kalkarsın
Hava Alanı'na gidersin
"Check-in" ve "Pasaport Kontrolü"nden geçip, telaşlı bir "airport-cafe" de hızlı bir kahve içersin Uçağa binersin
Bir kaç saat sonra indiğinde başka dilin konuşulduğu bir ülkede, başka bir iklimde, yine pasaport kontrolünden geçersin.
Bavulunu beklersin
Sonra arabayla otele geçersin
Öğlen yemeğini yalnız yer, bir iki saat kafa dinlersin

Akşamüstü 5 gibi Konser Salonuna geçersin
Hiç bilmediğin bir piyanoya 1-2 saat içinde alışmaya çalışırsın
Orada iki insan vardır
Akortçu ve ışıkçı..
Tanımadığın adamlardır
Onlarla genelde,"merhaba nasılsınız?" gibisinden 5-6 kelime konuşulur
Bu zaten o gün konuşulan ilk kelimelerdir

Saat 7 ile 8 arası kulis odasında meditatif bir "içine dalma"ya geçersin,
konsantre olmaya...
Saat tam 8 de (daha doğrusu o hep sekizi üç geçedir, beş geçedir) sen karanlık "backstage" de hazırsındır
salonda da seni dinleyecek olan 2500 kişi sessiz ve hazırdır ışıklar kısıldığında,
Yürümeye başlarsın, piyanoya doğru.
O konser senin, sana vereceğin bir konserdir, bir iç hesaplaşmadır, yapmak istediklerin, yapabileceklerin,
o gün o şartlarda yapabileceğin şeylerdir.
Uzun ve saygıyla selam verirken,
son 7 yıldır kendine seslendiğin gibi, bir dua okur gibi seslenirsin "konser saygını" kendine;

Saygıyla eğil
Uzun uzun saygıyla
Sevgiyle,
içtenlikle...
Bu güzel insanlara iç sesini sunmaya geldin.
Onlar da dinlemeye geldi..
İçine çek onları.. En derininden hissedecek kadar içine çek.
İyiyi hisset..

Ve
Başlar konser

Çalan sensin, dinleyen sensin, değerlen diren sensin, eleştiren sensindir

Müzik her şeydir
İnsan da ilhamdır!

Orda ön sırada oturan 7 yaşındaki papyonlu bir oğlan çocuğu ,
seni ateşlemiştir
Müzik ona hitap etmelidir,
o eğlenmelidir o sırada çalan Mozart ile,
o velet anlamalıdır müziğin dilini
Evrendeki tek ortak dili.
Haz duymalıdır,
dikkatini çekmelisindir onun,
anlaması, haz duyabilmesi için,

yahut
yukarı balkonda oturan genç kadın

yahut 4.sırada dikkatle dinleyen o yaşlı dede
kim bilir ne anılara dalmaktadır hayatının bu son yıllarında Mozart'ın seslerini dinlerken???
1942deki ilk aşk?
1955de Annesini yitirişi?
1963 deki düğünü?
Bir tatil kasabasında başka bir kadına platonik bir biçimde aşık olması?
1996da eşini kaybetmesi?

O anılara sen de katılmalısındır, Mozart eşliğinde...

Ludwig van Beethoven'dan "yaşam mücadelesi" dolu bir sonat gelir ardından belki...
Belki o gün Prokofief'in "savaş sonatı "vardır programda,
ve sen, ne yapıp edip 2. Dünya Savaşı trajedisine dalmalısındır o müzik eşliğinde..
Ya da Liszt'in Si minör sonatı vardır programda;
Faust ile Mephistopheles arasında
önünde koca bir Orkestra,
gerçek piyanonun çok ötesinde, bir Wagner Operası hayal alemine dalmalısındır.. .
İnsan içini dinlemelidir her ne çalarsa çalsın.
İç zengindir...
Trombonların öfkeli emirleri, trompetlerin dramatik sinyalleri,geniş bir yaylı sazlar topluluğun sessiz ve hazin tınısı kaplar ortalığı...
Hepsi tek gerçektir, piyano sesinin yok olduğu bu orkestrada.. .

Kendi memleketinden bir tutam toprak gibi gelir "Aşık Veysel anısına Kara toprak" o konserin sonlarında..
Bir "nostalji" gibidir o ,
neredeysen o an..
"Ses yollamacadır"
Anadolu?ya..Uzaklardan. ..


Konser bitiminde (güzelse her şey) uzun uzun ayakta alkışlanılırsın
o anlar artık daha çok kendinle konuştuğun anlardır
"Bu seyirciye şöyle bir bis parçası çalarsam hoşlanacaklar herhalde" gib i bir neşe sarar, aklından geçirirsin "ne çalsam iyi gider?" diye....
Bir egodur o,
bir zafer sarhoşluğudur
"Hak edilmemiş" değildir ama
Yürüyüşler selam verişler daha bir enerji doludur
daha bir atiktir
Kazanılmış olan motivasyonun etkisiyle, çalış da daha hür ve özgürdür artık bu konserin sonlarında...

Konserden sonra CD imzalarsın tebrikleri kabul edersin

ve hemen ardından sen ve 2500 kişiden arda kalan yine salt sensindir,
yalnızlığındır.

O akşam ağzından çıkmış olan kelime sayısı 20-30 olmuştur belki; danke, thanks, merci, grazie, arigato, sağolun, vs,
bir dilde teşekkür etmişindir kutlayanlara, tek kelime ile...

Ertesi sabah bu konser ile ilgili çıkan övgü dolu yazıların çıktığı gazetelerin ,
henüz bayilere ulaşmadığı bir tan vakti,
sen yine havaalanındası ndır
2500 insanın her biri geride kalmıştır
Onların dostlarına anlattıklarıyla, vesairesiyle; her şey sensiz gelişecektir
Sen o şehirdeki bir cafe'de b ir bar'da oturup o insanların hiç biriyle tanışamayacaksındır. .
Çaldığın konserini tartışamayacaksındır! !!
Sen havaalanında o sırada soğuk su ile Tıraş oluyorsundur, saçını tarıyorsundur
Ve şunun çok benzeri bir başka gün seni beklemektedir

Metin Altıok'un Bingöl'deyken yazdığı serzeniş şiiri gibi;

Ay dokundu omzuma irkildim
Göğün puslu balkonunda
Birdenbire insanları özledim.

...
Ve 20-25 gün sonra
Bir gece karanlığında ayrılmış olduğun evine
geri döndüğünde (100.000 insana müzik dinletmiş olarak)
için yorgundur ama mutludur aslında
(100.000 insanın hiçbirinin adını bilmiyorsundur
ama o enerjiyi biliyorsundur evrene insanların yaydığı
iyi olan enerjiyi)
Evde geri kalan; kızın ve sensindir
tek ge rçek olan geri kalan...
Ve en yakınlarındır
dostlarındır.. .
...
Siz kazandınız
lütfen siz kazanın
lütfen benimle uğraşmayın
ve ebediyen siz kazanın
...
Tamam ben giderim
uzak bir yere (gözden uzak)
(uzaya gidemem kızımdan da ayrılamam ama siz beni görmezsiniz merak etmeyin)

tamam
giderim..
...

Ben son 6 yıl içinde

2 büyük oratoryo
2 büyük senfonik eser
1 keman konçertosu
2 piyano konçertosu
5 solo piyano eseri
1 bale müziği
2 Bach uyarlaması
4 film müziği
1 tiyatro müziği

bestelemiş olsam da

HİÇ MÜHİM DEĞİL SİZİN İÇİN

Bu son 6 yılda
dünya üzeri 42 memlekette
326 şehirde konserler verdim
yaklaşık 700 konser

HİÇ MÜHİM DEĞİL SİZİN İÇİN

Bu 6 yılda
10 CD
2 DVD
12 NOTA

piyasaya sunduk

HİÇ MÜHİM DEĞİL SİZİN İÇİN
anlıyorum
yaptıklarım mühim değil

hiç bir zaman "her görüşüme katılmalısınız" demedim
tartışmaya hep açıktım
hiç bir zaman hemfikir olmadığım insanlara saygısızlık yapmayı düşünmedim
ama siz yaptınız
adil değildiniz
bir fikir de ayrı düşünüyorduk siz kökünü kazımaya kalktınız her seferinde

ama hiç bir zaman kendi içsesimden vazgeçmedim
doğru bulduğum doğrumdu yanlış bulduğum yanlıştı
yanlışı ben yaptıysam da hatamı anladığım gün düzelttim

anladık
değersiziz
sizin değer anlayışınızı anlamadım ama ben değersizim o anlayışa göre onu anladım
...
İmkanı yoktur bazı kusurlarımı affetmenizin
affedicilik de değil
"kabul" etmenizin
"lütfetmenizin"
imkanı yoktur...

Zamanında hatalarım olmuş onları düzelttiysem
bu da doğru değildir

imkanı yoktur..

-Falanca arabeskçiyi kültür olarak görmüyorumdur
asla affetmezsiniz

-Aziz Nesin haklıdır derim bütün hayat ıma sataşırsınız

-Gençleri klasik müziği tanıştırmak için Mercan Dede ile beraber konser - parti veririm "hayatı boyunca popülist" dersiniz

-"Din sömürüsü aldı başını gitti" deriz
Ölüm fermanı vermediğiniz kalır

-Konuşmayız
"Konuşmaz o korkak" dersiniz

-Konuşuruz
"Konuşmak senin ne haddine işine bak sen" dersiniz

-Beethoven ,deriz
"Git Beethoven'ın ülkesinde yaşa" ,dersiniz

git
popülist
korkak
ne haddine
git

hep bunlar...

Hiç bir yolu yoktur...

Sizler facebook da 130 grup kurdunuz (fazıl say gitsin vs)
ekşi-sözlükte yazılar yazdınız
Google'ı doldurdunuz
Yahoo'da gruplaştınız
gazete haberlerinin altına yorumlar yazdınız
Almanya'da yılın müzisyeni seçildiğimin haberinin altına bile döşendiniz
hakaretlerinizle. ..

Her yerde sizler varsınız.
Ve
sizler ne yaptınız hayatta
bilmiyorum
sormuyorum
düşünmüyorum
nefret etmiyorum
saygısızlık yapmıyorum
ama siz bana yaptınız...

Siz yarattınız bana en ağır haksızlıkları yapan bir kültür bakanını
siz yarattınız
siz cesaretlendirdiniz marjinal köşe yazarlarını
siz pislik attınız
çamur attınız
hepsini siz yaptınız

içinizde mesleki kıskananlar da oldu
aranızda piyano çalanlar da oldu
çalmayanlar da

faşoları
dincileri
marjinalleri. ..
2.cumhuriyetç ileri..
Avanak liberalleri. ..

Ben hiç birinize tek bir kelime kötü bir şey söylememişken...

Hepsini siz yaptınız...

Artık kazanın
kazanın ve bitsin...
Siz kazandınız..

Kazandınız ve bitsin..

Yeter ...

Marjinaller
insan çocukluğuna dönmek istiyor
yaylım ateşi sırasında

Benim gerçek dostlarım bu yazıyı niye yazdığımı kimlere yazdığımı anlamıştır.

Fazıl SAY
Marjinal yazarlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder